Duygulara, düşüncelere, morale ket
vurularak, tarihte savaş aleti sınıfına sokulup yasaklanan tek müzik aletidir
gayda. Dünyanın dört bir yanında bir zamanlar çalınan gayda günümüzde çok az
kullanılmakta ve nerdeyse dilencilerin aleti olmuştur. Ve çokça İngiltere,
İskoçya ve İrlanda yerli halk(lar)ının enstrümanı olarak görülüyor. Evet, bir
savaş aleti olarak görülen gayda, işgalci İngilizler tarafından İskoçlara
yasaklanan tek enstrümandır. O öyle bir savaş aletiydi ki, gür sesiyle dağınık
bir şekilde yaşayan İskoç savaşçılarına dağ başlarında, ovalarda, vadilerde
ulaşarak, “Toplanın! Savaşa gidiyoruz!” dediği kabul edildiği için sömürgeci
İngilizler tarafından yasaklandı. O artık bir savaş aletiydi ve onunla çalınan
şarkılar da yasaklıydı. Onun için gaydayı ve Kelt müziğini, devrimci bir ruh
taşıdığı için çok severim.
Gaydanın dünyanın dört bir tarafında
görülmesi onu salt bir İskoç enstrümanı yapmada kuşku yaratır. Milattan önce
2000’li yıllarda yaratılan-tulum olarak bilinir-gaydanın bir iddiaya göre
Sümerlere dayanır. Ama Afrika’dan Amerika’ya kadar her yerde aynı anda
görülmesi olgusu onu bir çoban enstrümanı olarak kolayca bulunmasına da iter.
(13.yüzyıla ait bir Hitit yontusu gaydayı Hititlere gönderse de, Romalı tarihçi
Gaius Suetonius Tranquillus(69/75-130) gaydayı Neron’a dayatır: Neron gayda
çalıyordu!(Dilerim Roma yandığında Neron gayda çalmıyordu(!) ) Gaydayı
İngiltere ve İskoçya’ya Romalıların götürmesi büyük bir olasılık olarak ortaya
çıkar bu kez! Ancak ne acıdır ki Avrupa’da İskoçya’nın Highland bölgesi dışında
pek varlığını sürdüremez gayda.
Enya, İrlanda’nın en ünlü
müzisyenlerindendir(asıl adı Eithne Ni Bhraonain’dir). Kökleri çok eskilere
dayanan Kelt müziğinin dünyada yeniden dinlenmesinde önemli katkısı oldu
Enya’nın. Kelt müziğinin güzel şarkılarını yeniden yorumlayan Enya birçok
kitleye ulaşmıştır ve ünlü vokalist Loreena McKennitt’e de.
Kanadalı Loreena McKennitt, ünlü
vokalist, arpist ve piyanisttir. Ünlü Kelt şarkıları ve şiirlerini güçlü
sesiyle yeniden yorumlamıştır. Ve birçok unutulmuş anonim halk müziğini yeniden
diriltmiştir.
Gayda kırsalın aygıtıdır ve ustası
büyük olasılıkla çobandır. Keçi ya da koyun derisi ve kaval bu iş için
yeterlidir. Kavaldaki deliklerin parmaklarla kapatılıp açılması tulumda farklı
ve güzel ses meydana getirir. Bu böyle olmalı ki Keltler, tulumun Britanya
adalarından Karadeniz kıyılarındaki ülkelere kadar yayılmasına yardımcı oldu.
Evet, bugün gayda salt
İskoçya’da(Highland) çalınmıyor. O, Fransa, Kuzey Amerika, Hindistan ve
Pakistan’da çalınıyor. Karadeniz ülkelerinde, Trakya’da da… (Trakya’da tuluma
gayda denir. Ve Keltçe’de gayda, rüzgâr ya da fırtına anlamlarından
türetilmiştir.) Gayda’nın günümüze kadar gelmesinde Ortaçağın İskoçya’da daha
uzun sürmesiydi; evler dağınık dağılmıştı ve salt barınak olarak
kullanılıyordu. (Bu tür evlere bugün Kars ve Ardahan’da rastlanabiliniyor. Köylerde
ve hatta kent merkezlerinde bile
yer yer bu evlere benzer olanlarını gözledim.) İnsanlar
günlük yaşantısının
çoğunu dışarıda geçiriyordu ve gaydanın yüksek sesi
iyi bir iletişim aracıydı
İskoçya’da. Gayda yasaklı bir çalgıdır. Ve o,
onurlu bir mahkûmdur aynı
zamanda. Çünkü gayda, 1746’da İngilizlerin
İskoçya’yı istilasıyla 36 yıl
yasaklanmıştır. (Yasaklanmış şarkıları yasaklanmış aletlerle
çalıyorlardı
İskoçlar. Ve ölülerin arkasından çalan
İskoç müziğini de… Ünlü İskoç ozanı
Robert Burns (1759-1796) ve İskoçyalıları betimleyen şu mısralar
gaydaya nasıl
da yakışır: “Tanıdıklarımızı unutmalı,/asla hatırlamamalı
mıyız?/Ve çok eski
tanıdıklarımızı/Unutmalı mıyız?”) Bu yasak salt İngilizlere
özgü de değildir:
Karadeniz kıyılarında da günah sayıldığı için tulum uzun
yıllar çalınmamıştır.
Bugün gayda müziği birçoğuna garip gelebilir…
Gaydalarda İskoç yaşamını ve
tarihinin matemli sesini bulabilirsiniz. Ve o ezgilerde İskoç
ulusunun-özgürlük
dolu-övünç duruşunu da…