Telgraf
direklerinde dinledik dağların kalbini
Ve zaman ırmağının yataklarında yattık
Çakıl taşları gibi.
Sanılmasın yosunlandı gözünüz…
Kalbimizin kulakları delindi…
İşittik ki;
Öksürmededir dağlar
Barut kokan,
Lanet dolu, karanlık ağızlardan
Bağır dolusu…
Düşündük ki;
Bu bir maraz alametidir.
Ve dedik:
Kötü rüyalardan uyanan soğuk sabahların
günahıdır bu…
Biz hürriyet çocukları
Süpürmek için günahkar günlerini
dünyanın
Bir pompa gibi kullanacağız alizeleri.
Ki biz;
Yerleri kımıldayan
Dağları homurdayan dünyadan
Hoşlanmıyoruz artık.
Bakir, altın fecirlerle yazılan
Gümüş kaplı kitaplardan
Bahtımızın siyahını okuyacağız.
Yolarak güneşin saçlarını
Homurtusuz,
Gürültüsüz,
İpek bir dünya dokuyacağız.
İpek bir dünya dokuyacağız.
(*) DAMAR Aylık Sanat Edebiyat Dergisi.
Sayı 176, Kasım 2005.