Ayça Tezer & Dilek Öztekin

 

                                                                                                                    

“ÖRSELENMİŞ RUHLAR RESMİ GEÇİDİ”

BİR TİYATRO ZİYAFETİ: “SHAKESPEARE SAHNEDE”         

Bu proje, dünyanın en önemli ve zamansız yazarlarından Shakespeare’in en çarpıcı baş karakterlerini, avangard tiyatro tarzının önemli yönetmenlerinden Dilek Öztekin’in kolajı ve yorumuyla aynı oyunda aynı sahnede buluşturuyor. Dünyada ve Türkiye’de ilk kez gerçekleşecek olan böyle bir proje; bir nevi hayata ve sanata aynı anda saygı duruşu yapıyor. Sezon başında izleyici ile buluşacak oyunun hazırlıkları son sürat devam ederken, oyunun yönetmeni Dilek Öztekin ile konuştuk.

Genel Sanat Yönetmeni olduğunuz TİYATRO OM’un 10. yılı nedeniyle Shakespeare’in oyunlarından bir kolaj hazırlıyorsunuz. Shakespeare’in sizin sanat yaşamınızdaki önemi nedir? Neden Shakespeare’in oyunlarını tercih ettiniz?

Nabokov’a göre iyi bir yazar büyücüdür biraz. Okurların aynı anda hem ruhuna hem zihnine girebilmek kolay iş değildir ve zaten bu nedenle bunu becerebilen yazarlar yüzyıllar boyu yaşayan, asla yaşlanmayan evrensel yazarlar olabilir. Ve Shakespeare, bu yazarlar arasında benim favorilerimden biridir. Bu yıllardır inceleyip düşündüğüm ve yurt dışındayken de üzerinde çalıştığım bir proje. Benim için çok özel, bu projeyi çalışmaktan çok memnunum.

Yönetmenlik tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

Arkaik bir dil ve anlatım kullanıyorum genellikle, avande-garde çizgide, bütüncül tiyatro anlayışı ile sahnelemeye özen gösteriyorum oyunları. Yer yer eşzamanlı sahneler kullanmayı da seviyorum; bu anlatımı katmanlı ve daha zengin bir hale getiriyor.  

Pek çok yönetmen Shakespeare’in bazı oyunlarından kolajlar sahnelemiş dünya tiyatrosunda ancak bu tarz bir kolaj Türkiye’de ve dünyada sanırım ilk kez gerçekleşiyor. Bu konudaki düşünceleriniz? Ve Projeniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Nasıl bir konseptle yer alacak?

Oyunumuzda, belki de yıllar içinde seyirciyle buluşabilecek baş yapıtları aynı anda, Tiyatro-OM’un kendine özgü bütüncül sanat anlayışı ile muhteşem bir görsel sanat şöleni eşliğinde izleyecek tiyatroseverler.  Hamlet, Macbeth, Lady Macbeth, Cadılar, Kral Lear, Bilge Soytarı, Romeo ve Juliet, Desdamona, Othello, Iago, Shylock, Gertrude, Cleopatra, Sezar ve Antonius aynı sahnede… Ve sahnede  aşk, ihanet, iktidar, kayıp, kıskançlık, ihtiras, hırs, cinayet, iyilik, kötülük, zenginlik, manevi yoksunluk, kötülük ve ceza var. Tüm bunlar,  güçlü ancak çok yoğun yaşandığında kişiyi tüketen duygular ve durumlar. Bu oyunda da bu tükenişlerin, değişimlerin ve dönüşümlerin  baş karakterlerdeki izdüşümlerini sergiliyoruz. Oyunun değişik anlarında altını çizdiğim bir nokta var: Yaşamdaki tüm elde edimlerin aslında boş olduğu ve tek elimizde kalanın hayata bakışımız olduğu gerçeğine dikkat çekmek istiyorum.

Böylesi bir çalışma oldukça zaman alıyordur elbette ama bunun dışındaki çalışmalarınızdan da söz eder misiniz?

Tabii. Bu yıl biri deneme biri şiir iki kitabım çıkacak. 2008 yılında da bugüne dek yayınlanmış 100’ü aşkın tiyatro eleştirisi kitaplaşacak sanıyorum. Bunun yanı sıra “Shakespeare Sahnede” dışında bir oyun daha sahneleyeceğim, o da lirik bir müzikal olacak biraz etnik, yöresel tatlar da var içinde. Birlikte rol alacağımız sanatçı arkadaşımın çekimlerini bitirip İstanbul’a dönmesiyle provalarına başlarız sanıyorum. Oyunlar dışında akademik çalışmalar, verdiğim seminerler, workshop ve koçluklar devam ediyor. Belki yeni bir çalışma atölyesi kurulabilir.

  
  Dilek Öztekin