Düş Yorgunu Memed

 


kendini bildi bileli, eksilmedi çilesi
ha ayın başı, ha ayın sonu
ev kirası, elektrik, su parası derken
gitti maaşın yarısı

ekmek peşinde Memed, ekmek peşinde
işin yolunu öğrendi koca bir şehirde
ve bir tavuğa bir yevmiye
etin kokusu girince eve

şehirde köylü, ne de olsa medeni!
şehre yabancı alnında mührü,
kuzey kapısından girmiş olmalı
sofrasında dünden kalma yemeği
ve salata yerine kadının suratı
büktü Memed'in boynunu

yine karanlık bastı, yine uyuma zamanı
sigortalı bir işçi gibi, yarını var Memed'in
kafasını koydu yastığa
yumdu gözlerini
kıvrıla kıvrıla indi melekler

-II-

melekler geldi ya,
iyi haberleri verdiler Memed'e
artık bir evi var Memed’in,
etrafında türlü türlü meyve ağaçları
cennet bahçesinden boy vermiş
açmış rengarenk çiçeklerini
mahalleyi topluyor yanına
bir de son model kırmızı mercedes ki
havuza veriyor rengini

öyle huzurlu ve öyle mutlu ki,
kuştan hafif görüyor kendini
dünya nimetlerinde kalmamış gözü
büyüyor da büyüyor çocukları
Memed bir şahin bakışlı

yok, yoktur Memed’e, elinin altında dünya
ismini duymuştu uçağın, şimdi içinde
cebinde değil parası, şifreli çantasında
karnı tok, gözü tok
mal-mülkün hesabı yok

takılar içinde hanımı
şalvar gitmiş, etek gelmiş,
bir başka uzamış tırnaklar
ve her hafta başk bir renkte saçı

-III-

gine geldi sabah, zorbela açtı gözlerini
yine o ses çıkaran karyola
kireci dökülmüş, sararmış dört duvar içinde
ısıtmaya para isteyen soba,
burun büken dırdırcı kadın
bıkmadan harçlık isteyen beş çocuk
ve tısss’layarak akan su
ve ezan sesiyle başlayan hayat
sırf gıcıklık olsun diye

-IV-

gitti Memed, geldi Memed
geç kalıp delinmesin diye yevmiye
çiçekleri dökülmüş sofra bezinin üstünde
hep yarım bırakılan çayı
rampayı çıkınca yukarı
bir de tıka basa doldurulan halk otobüsü
(işkenceden saymazdı kimse)
Anadolu yakasından kaptığı gibi
Avrupa’ya indirirdi Memed’i!

nefes nefese giyindi zimmetli tulumu
her zamanki gibi geçti tezgahının başına
çiviyle kazındı gece
ve melekler inmezdi tezgaha

ekşimiş bir surat üstüne, bir de baş ağrısı
erkenden tüttürülen kaçıncı sigarası
ne de efkarlı çıkıyor dumanı… ne de efkarlı



işçi bayramına çağırdılar Memed’i
bayram deyince şeker geldi aklına
çocukluğundan kalma bir tek bayram şekeri
giyindi bayramlığını
yeni bir delik açtı kemerine
başka da yeniydi elbise
ve düştü yola
çok şey gördü şekerin dışında
pankart taşıyanlar, slogan atanlar...
ve üstüne
bu yaşta jopla da tanıştı Memed...

  
 Ercan Cengiz