SOSYAL DOKU
PROJELERİ İSTANBULLU
OLMA
BİLİNCİ ARAŞTIRMASI
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
ARAŞTIRMA MÜDÜRLÜĞÜ
GİRİŞ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Araştırma Müdürlüğü tarafından Sosyal Doku Projeleri çerçevesinde
"İstanbullu Olma Bilinci" adı altında bir kamuoyu araştırması
yaptırılmıştır. Bu araştırma ile; İstanbul'da yaşayan insanların kentle olan
duygusal bağları, kente davranış
biçimleri, kentliye davranış biçimleri, kent donanımlarına davranış biçimleri,
ortak kullanım alanlarına davranış biçimleri, geldikleri yörelerle ilgili
bağları, geldikleri yöreden kente taşıdıkları değerleri, kente dair gelecek
tasarımları, kendilerine dair gelecek tasarımları, İstanbul algıları,
İstanbul'da edindikleri değerler, kentteki -ben algıları-, kenti sahiplenme
duyguları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden beklentileri, memnuniyet ve
memnuniyetsizlikleri/şikayetleri ve kentte kendilerini temsil biçimleri
ölçülmeye çalışılmış ve araştırma kantitatif, kalitatif ve desk-research
(kaynak tarama) araştırma olmak üzere üç farklı yöntem ile yapılmıştır.
Kantitatif araştırma,
İstanbul'un 27 metropol ilçesinde cinsiyet, yaş, meslek, gelir durumu ve eğitim
durumu özellikleri dikkate alınarak 2300 denek üzerinde yüz yüze anket tekniği
uygulanarak yapılmıştır. Kalitatif araştırma ise "Kültür-Sanat Çevresi
Grubu", "Eski İstanbullular Grubu", "Bilim Çevresi
Grubu", "Sivil Toplum Kuruluşları Grubu", "Medya Çevresi
Grubu", "İstanbul Sakinleri Grubu" olmak üzere, 7'şer kişilik
altı ayrı grup üzerinde derinlemesine görüşme tekniği uygulanarak yapılmıştır.
Bu raporda, gerek kantitatif,
gerekse kalitatif araştırmalar sonucunda elde edilen bulgular değerlendirilerek
hemşehrilerimizde "İstanbullu Olma Bilinci"nin ne ölçüde yerleştiği
tespit edilmeye ve "İstanbullu Olma Bilinci"nin yaygınlaştırılması
için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin uygulayabileceği politikalar konusunda
öneriler geliştirilmeye çalışılmıştır.
Kalitatif Araştırma
Sonucunda Önemli Görülen Bulgular Aşağıdaki Gibidir:
Kültür-Sanat Grubu
Kültür -Sanat Grubu'na göre,
*İstanbul'a göç eden kişiler
İstanbul'a yabancı gelmekte ve yabancı kalmakta, kendi kimliklerini korumakta,
hemşehrilik bilinci için ortak bir hareket bilinci oluşmamakta dolayısıyla,
bütünleşme olmamakta ve gelenler kendilerini geçici görmekte ve aidiyet bilinci
gelişememektedir.
*İstanbul geleneksel şehrin özelliklerini kaybettiği gibi, modern şehrin
özelliklerine de sahip değildir. Post-modern bir şehirdir. İnsanlar mekaniktir
ve bireyler kendilerini tanımlamakta güçlük çekmektedir.
*Eskiden mahalleler etkindi ve İstanbullu Olma Bilincinin gelişmesinde önemli
bir role sahipti. Günümüzde ise, mahallelerin bu etkinliği ortadan kalkmıştır.
Dolayısıyla, İstanbullu Olma Bilincinin yerleşmesi oldukça güçtür.
Eski İstanbullular
Grubu
*İstanbul bir medeniyetin
sembolüydü. Bugün de bunun adayıdır. Yaşayanların içinde bir ruh varsa, şehir
de bir ruh kazanır, ruhunuz yeni kalıplara dökülür. İstanbul bir formdur, ama
aynı zamanda bir ümit ve bir ufuktur.
*500 yılda meydana gelmiş olan tarihi İstanbul kültürü, edebiyatı, musikisi,
konuştuğu dili, giyim-kuşamı, beden dili, mutfağı ile yara almış bir kültürdür.
Mahalleri yıkılan İstanbul, 1950'den sonra bilincini de kaybetmiştir. Halbuki,
mahalle İstanbulluluk kültürünün üretilmesinde hemşehrilik ve akrabalık
ilişkilerini aşan önemli bir çerçeve idi.
*Günümüzde ise, İstanbul sayısı giderek artan yeni İstanbullulara mekan oluyor
ama kültürünü onlarla paylaşmıyor, paylaşamıyor. Günümüzde İstanbul'a gelenler
ekmek için gelmiştir. İstanbullu olmak için değil.
*İstanbul kendi olarak yaşayabilirse, kendini yeniden üretebilirse, özgün bir
İstanbul'a kavuşabilir. Toplum olmadan kent olmaz
*Ruh olmadıkça İstanbul eski İstanbul olmaz.
*İyiyi yapmak kötüyü kovacaktır. Bu nedenle önce hizmette kalite
arttırılmalıdır.
*İstanbulla ilgili TV programları yapılmalı.
*Bir İstanbul Enstitüsü kurularak, sanat tarihçilerinin, halkla ilişkiler
uzmanlarının, sosyolog ve antropologların İstanbul kültürü ile ilgili
çalışmalar yapması sağlanmalıdır.
*İstanbul geneli ile ilgili bir kitapçık hazırlanarak bedava dağıtılmalıdır.
*Her seviyeden öğrenciye, önce uzmanları tarafından konferans, dia gösterisi
gibi etkinlikler düzenlenmeli ardından uzmanlar önderliğinde şehir içi gezileri
yapılmalıdır.
*Tarihi mekanların restorasyonu yapılmalı ve işlev kazandırılmalı.
*İstanbul'un tarih ve kültürüyle uyuşan ağaçlar dikilmeli.
Bilim Grubu
* İstanbul bir cazibe merkezi
ve emme borusu niteliği taşımaktadır
*Çok zenginler ve çok fakirler İstanbul'un bitişinde önemli bir rol oynamıştır.
Zenginler Boğazı ve yeşili, yoksullar ise gerek çevreyi, gerekse merkezi
kirletmekte ve tahrip etmektedir.
*İstanbullu Olma Bilincinin oluşturulabilmesi için:
*İstanbul Ansiklopedisi hazırlanmalı,
*Belediye Başkanı bir kültür hizmeti ortaya koymalı ve ortak tarih bilincine
katkıda bulunmalıdır
*İstanbulla ilgili yayınların sayısı arttırılmalıdır
*Kente ait bir üst kimlik oluşturulmalı ve insanlar o kimlikle çevresi ile olan
ilişkilerini devam ettirmelidir
Şerif Mardin
* İnsanların İstanbul ile bir gönül ilişkisi kurması sağlanırsa, insanlar
estetiğin bozulmaması için gayret sarfeder. Bu ise reklâm ile olur. Bu noktada
kurumsal iletişim ve eğitim devreye girer.
*Vatandaşın kendi diktiği ağacı düşünmesi sağlanmalı
*Yapılaşmaya dikkat edilmeli. Çarpık yapılaşma önlenmeli.
İlber Ortaylı
*Gelenler çok fakir. Bu şehrin trafiğine, hızına, yaşam biçimine uyum
sağlayamıyor. İstanbul'u görmüyorlar bile.
Sivil Toplum
Kuruluşları
*Önce şehirli, sonra İstanbullu
tanımı yapılmalı. Şehirde yaşayanlara ne kadar şehirli gibi davranılırsa onlar
da şehirli olur.
*Bu konuda sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapılmalı.
Medya Grubu
*Hemşehri dernekleri ile
işbirliği yapılmalı,
*Şehre göç önlenmeli,
*İstanbul, içinde yaşayanlarda bağımlılık yaratan ender bir şehirdir.
*İstanbul, tabiat, tarih ve kültür şehri olmalı,
*Bayramlarda ücretsiz otobüs uygulaması devam etmeli,
*TV'ler kullanılmalı veya kurulmalıdır. (İstanbul TV gibi)
İstanbul Sakinleri
Grubu
*Belediye semt sakinleri ile
toplantı yaparak, onların fikirlerini, ihtiyaçlarını sormalı.
*Mahalle muhtarları başkanlığında her sokaktan bir temsilci seçilerek bir
komite oluşturulmalı, bu komite ilçe belediyeleri, muhtarlıklar, semt
karakolları ve eğer o mahallede varsa sivil toplum kuruluşları ile koordineli
olarak kendi içlerinde toplantı yapabilmeli ve ilçelerde yapılan toplantıların
neticesi Anakent Belediyesi'ne gelmeli.
*Zaman zaman referandum yapılmalı (Örneğin, bir sokağın trafiğe açılması ile
ilgili)
*Çevre ve İstanbul'da yaşam bilinci eğitimi özellikle ilkokuldan itibaren
çocuklara verilmelidir.
*İstanbul'da yapılan hizmetlere sahip çıkılması noktasında görülen
aksaklıkların şikayet edilebileceği bir merci olmalı ve bu sorunlara anında
çözüm getirilebilmeli.
*İstanbul Büyükşehir Belediyesi halkı yanına katmak için önce halkın güvenini
kazanmalı ve yaptığı faaliyetlerden halkı haberdar etmeli.
*Ortak yaşamdaki güzellikleri koruyacak, olumsuzlukları giderecek uyarılar
(afiş, ilan, pankart) yapılmalı.
*Medyada belirli aralıklarla tartışma programları düzenlenmeli
*TV'de belediye başkanı halka hesap vermeli
*Gecekondu bölgelerinde medeni kentleşme sağlanmalı.
SONUÇ ve
ARAŞTIRMA MÜDÜRLÜĞÜNÜN ÖNERİLERİ
Kantitatif araştırma kapsamında
deneklere demografi ile ilgili soruların dışında yöneltilen 47 sorunun
cevapları değerlendirildiğinde, İstanbul'da yaşayan halkta, "İstanbullu
Olma Bilinci"nin yeterince yerleşemediği ve deneklerin çoğunluğunun
İstanbul'a aidiyet hissetmedikleri sonucuna ulaşılmıştır.
Kendini İstanbullu olarak
tanımlayan üçte birlik grup ile, kendini İstanbullu hisseden yüzde 44'lük
grubun kente entegrasyonu hemen hemen tamamladığı söylenebilir. Ancak, bu oran
yeterli değildir. Bununla birlikte, yüzde 45'lik kendimi henüz İstanbullu
hissetmiyorum diyen grubun bu yönde olumlu gelişme kaydedilebilmesi
muhtemeldir. Kendini İstanbullu hissetmek istemeyen yüzde 11'lik kesimin ise
içine kapalı uyum sağlamak istemeyen bir tavır sergilediği görülmektedir.
Ayrıca, çocuklarının kendisini İstanbullu olarak tanımlamasını isteyen yüzde
24'lük kesim kente uyum süreci açısından olumlu bir gösterge olsa da yeterli değildir.
Bunun yanı sıra, genellikle ekonomik sebeplerle İstanbul'a göç eden deneklerin,
İstanbul'dan ekonomik kazanç dışında fazla bir beklentilerinin olmadığı ve
İstanbul'da aradıklarını bulamadıkları görülmektedir. Deneklerin çoğunluğunda,
İstanbul sıkıntıları ve olumsuzlukları ile hatırlanmakta, denekler ekonomik
kaygıları nedeniyle İstanbul'un güzelliklerini görememekte ve çoğunluğunun
İstanbul hakkında geleceğe ilişkin bir önerileri, beklentileri bulunmamaktadır.
Nitekim, deneklerin yüzde 52'lik kısmı İstanbul'u zorunlu olarak yaşanılan bir
şehir olarak görmektedir. İstanbul'u vazgeçilemeyen bir şehir olarak
tanımlayan, uyum sağlayan denekler ise yüzde 48 oranında olup, uyum
sağlamayanların az farkla da olsa altında yer almaktadır. Bu noktada, deneklerin
yüzde 26'sı kendisini İstanbul'da kiracı, yüzde 17.3'ü misafir, yüzde 7.7'si
ise yabancı olarak görmektedir.
Adalar'a, Boğaz'a, İstanbul'un
tarihi ve turistik yerlerine hiç gitmeyen denekler ile hafta sonlarını
genellikle evde geçiren denekler de İstanbullu olma bilincinin yeterince
yerleşmediğinin açık göstergeleridir. Burada denekler ekonomik faktörleri ve
fırsat bulamamayı gerekçe olarak göstermektedir. Ancak, ekonomik faktör bir
ölçüde etkili olsa da, en önemli unsur İstanbul'a aidiyet hissetmemektir.
Geçmişte en önemli uygarlıkların merkezi olan bir şehrin merak edilmemesi kaygı
vericidir.
Bununla birlikte, bazı sorulara
verilen cevaplarda, durumun o kadar da karamsar olmadığı, kente entegrasyon
sürecine yavaş yavaş girilmeye başlandığı görülmektedir. Deneklerin yüzde
70'inin İstanbul'a geldiğinde hayat tarzının değiştiğini, yüzde 53'ünün
memleketine gittiğinde İstanbul'u özlediğini belirtmesi ve deneklerin yalnızca
üçte birinin memleketine geri dönmek istediğini belirtmesi kente entegrasyon
açısından oldukça olumludur.
Ayrıca, deneklerin çoğunluğunun
çocuklarının memleketlerinden biriyle evlenmesi konusunda tarafsız olmaları,
İstanbul'da en çok hemşehrilerden ziyade, akrabalar, iş arkadaşları, arkadaşlar
ve komşularla görüşmeleri ve şehir içinde uygunsuz davranışta bulunanlar ile
şehrin ortak mallarına zarar verenleri uyardıklarını, taksiye, otobüse,
minibüse binerken veya bir şeyler satın alırken, Günaydın, Hayırlı Sabahlar,
İyi Günler, Nasılsınız gibi deyimleri kullandıklarını, toplu taşıma araçlarına
binerken sıraya dikkat ettiklerini, toplu taşıma araçlarında yaşlılara, hamile
kadınlara veya sakatlara yer verdiklerini, trafik kurallarına her zaman
uyduklarını belirtmeleri, deneklerin yavaş yavaş kente özgü değerleri
benimsemeye başladıklarını, kentlileşme ve İstanbul'a uyum süreci açısından
önemli gelişme kaydettiklerini göstermektedir.
Sonuç olarak deneklerde
İstanbullu Olma Bilincinin yeterince yerleşmemiş olduğu, ancak, deneklerin
büyük çoğunluğunun bu konuda kapalı olmadığı, olumlu bir eğilim içinde olduğu
söylenebilir. Ancak, tarih boyunca çeşitli kültürlere ve kimliklere ev
sahipliği yapan bu şehirde tek bir İstanbullu kimliği oluşturmaya çalışmak da
pek gerçekçi görünmemektedir. Aslında, burada asıl mesele, kentlileşme, kente
karşı sorumluluk hissetme, kente entegrasyon sorunudur. Dolayısıyla, önemli
olan tek bir İstanbullu kimliğinden ziyade, kente karşı ortak bir bilinç
oluşturmaktır. Bu noktada İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne önemli rol
düşmektedir.
"İstanbullu Olma Bilinci"nin hemşehrilerde yerleştirilebilmesi için
kalitatif araştırmanın sonuçlarından da yararlanarak aşağıdaki önerilerde
bulunulabilir:
İstanbul, tarihi, kültürü,
doğal güzellikleri ile hemşehrilere tanıtılmalı, İstanbul şehri onlara
sevdirilmelidir. İstanbul'un geçmişte birçok uygarlığa merkez olduğu ve
gelecekte de bir dünya şehri olarak bu niteliğini koruması gerektiği ve bu
noktada İstanbul'da yaşayan herkese sorumluluk düştüğü konusunda hemşehrilerde
bir bilinç oluşturulmalıdır.
Bu amaçla;
*İstanbul'u tanıtıcı televizyon programlarının yapılması,
*İstanbul'u tanıtmak amacıyla kitapçıkların hazırlanarak bedava olarak
dağıtılması,
*Her seviyeden öğrenciye, uzmanlar tarafından konferans, dia gösterisi vs.
yoluyla İstanbul'un tanıtılması ve öğrencilere çevre ve yaşam bilinci
aşılanması,
*Hemşehrilere, İstanbul'un tarihi ve turistik yerlerini, doğal güzelliklerini
tanıtıcı gezilerin düzenlenmesi,
*Gerek yazılı ve görsel basın, gerekse afiş, ilan, pankart gibi araçlarla,
şehrin ortak mallarına, ortak kullanım alanlarına yönelik olumlu davranış
biçimlerinin özendirilmesi, bu konulardaki olumsuz davranışlar için gerekirse
ceza tedbirlerine başvurulması,
*Televizyonlarda İstanbul'un geleceğini konu alan tartışma programlarının
düzenlenmesi vs. önerilebilir.
Bunun yanı sıra, hemşehrilerin yönetime katılımı sağlanarak, onların kente
aidiyet hisleri arttırılmalı, önemsendikleri hissettirilmelidir. Bu amaçla;
*Büyükşehir belediyesinin sunduğu hizmetlerle ilgili olarak halkın talep ve
şikayetlerini, beklentilerini ölçmek amacıyla belirli aralıklarla kamuoyu
araştırması yapılması,
*Zaman zaman referandum yapılması (Örneğin, bir sokağın trafiğe açılması ile
ilgili),
*Belediyenin semtin sakinleri ile toplantı yaparak, onların fikirlerini,
ihtiyaçlarını sorması,
*Beyaz Masa'nın etkinliği arttırılarak, hemşehrilere hizmetlerde gördükleri
aksaklıkları bu birime bildirebileceklerinin ve taleplerinin yetkili merciilere
iletileceğinin duyurulması,
*Halkın güvenini kazanmak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı
faaliyetlerden halkı haberdar etmesi,
*Hemşehrilere belirli konularda sorumluluk verilmesi, örneğin, kendi ağacını
kendin dik kampanyası başlatılması vs. önerilebilir.
Kantitatif
Araştırma Sonucunda Önemli Görülen Bulgular Aşağıdaki Gibidir:
*Deneklerin
Yalnızca 1/3'ü İstanbullu Olduklarını İfade Etmiştir
"Nerelisiniz?"
sorusuna deneklerin yalnızca yüzde 33.9'u İstanbul cevabını vermiş, diğer
bölümü ise kendilerini geldikleri yöre ile tanımlamıştır.
*Deneklerin
Yalnızca Yüzde 44'ü Kendini İstanbullu Hissettiğini Belirtmiştir
"Kendinizi İstanbullu
hissediyor musunuz?" sorusuna deneklerin yaklaşık yüzde 44'ü "evet
hissediyorum", yüzde 45'i "hayır henüz hissetmiyorum", yüzde
11'i "kendimi İstanbullu hissetmek istemiyorum" cevabını vermiştir.
*Deneklerin
Yalnızca Yüzde 24'ü Çocuklarının Kendisini İstanbullu Olarak Tanımlamasını
İstemektedir
*Deneklerin Büyük
Çoğunluğu İstanbul'a Ekonomik Sebeplerle Göç Etmiştir
İstanbul'a geliş sebebi
sorulduğunda, deneklerin yüzde 78.4'ü ekonomik (iş bulma, iş kurma, ticaret)
sebeplerle geldiğini belirtmiştir. Bunun yanı sıra, deneklerin yüzde 3.7i
çocuğunun eğitimi, yüzde 6.4'ü kendi eğitimi, yüzde 6.5'i evlilik, yüzde 4.7'si
zorunlu göç (kan davası veya terör) gibi nedenlerle İstanbul'a geldiğini
belirtmişlerdir.
*Deneklerin Üçte
Birinin İstanbul Konusunda Somut Bir Beklentileri Bulunmamaktadır
"Sizce İstanbul gelecekte
nasıl bir şehir olmalı?" sorusuna deneklerin yüzde 29.6'sı "güzel,
iyi bir şehir olmalı" şeklinde soyut bir ifadeyle cevap vermiştir. Bu
durum, deneklerin yaklaşık üçte birinin İstanbul'un geleceği konusunda somut
bir beklentilerinin olmadığını göstermektedir. Bu cevabı düzenli, temiz,
yaşanabilir rahat bir şehir, nüfusu az olmalı, metropol, modern, hayat şartları
kolay bir şehir olmalı gibi cevaplar izlemektedir. Eski İstanbul gibi olmalı
cevabı ise yüzde 4.4 düzeyinde kalmaktadır.
*İstanbul Denince
Deneklerin Yalnızca Üçte Biri Olumlu Düşünceye Sahip
Deneklerin üçte ikisi İstanbul
konusunda kalabalık, stres, ulaşım, pislik, yoksulluk, rezillik, eziyet, başa
çıkılmaz bir köy ve başa çıkılmaz bir kent gibi cevaplarla olumsuz görüşlere
sahiptir. Ayrıca yüzde 4,5'lik bir denek hiçbir şey cevabını vermiştir. Bu durum,
bu oranda bir deneğin sosyal çözülme sürecinde olduğunu göstermektedir.
*Deneklerin
Çoğunluğu İstanbul'da Kendini Yorgun ve Stresli Hissediyor
*Deneklerin Yüzde
17.5'i İstanbul'un Hiçbir Şeyini Sevmediğini Belirtmişlerdir
"İstanbul'un en çok nesini
seviyorsunuz?" sorusuna verilen cevaplar incelendiğinde ilk sırada
"hiçbir şeyini" cevabının yer aldığı görülmektedir. Bu durum,
deneklerin sürekli olarak ekonomik zorluklarla karşı karşıya olmaları
nedeniyle, İstanbul'da aradıklarını bulamadıklarını göstermektedir. Verilen
olumlu cevaplar içinde ise, boğazını, denizini, her şeyini, tarihi mekanlarını,
iş mekanlarını, piknik alanlarını, büyüklüğünü, hayatının renkli olmasını,
özgürlüğünü, eğlence yerlerini gibi cevaplar yer almaktadır. Her şeyini cevabı
yalnızca yüzde 8.2 düzeyindedir.
*İstanbul
"Kimsenin Vazgeçemeyeceği Bir Şehir mi?", "Zorunlu Olarak
Yaşanılan Bir Şehir mi?"
Deneklerin yüzde 48'i
İstanbul'u "Kimsenin Vazgeçemeyeceği Bir Şehir" olarak tanımlarken,
yüzde 52'si "Zorunlu Olarak Yaşanılan Bir Şehir" olarak
tanımlamıştır. Dolayısıyla, az farkla da olsa İstanbul'a uyum sağlayamayan
deneklerin, uyum sağlayanlardan daha çok miktarda olduğu görülmektedir. Bu
durum da deneklerin İstanbul'a genellikle ekonomik sebeplerle göç ettiklerini
göstermektedir. Ayrıca, İstanbul'un ulaşım sorunu, kalabalık oluşu ve
gürültüsünün olumsuz düşüncelere sebep olduğu söylenebilir.
*İstanbul'u Nasıl
Bir Gelecek Beklediği Konusunda Olumsuz Kanaat Sahibi Olan Denekler, Olumlu
Kanaat Taşıyanların Bir Buçuk Katıdır.
*Deneklerin Yüzde
11.5'i Boğaz'a Hiç Gitmemiş
*Deneklerin Yüzde
17'si Adalar'a Hiç Gitmemiş
Adalar'a gitmeme nedeni ise,
ilk olarak fırsat bulamama, daha sonra ekonomik nedenler olarak belirtilmiştir.
Bu durum, deneklerin İstanbul ile yeterince ilgilenmediğini, İstanbul'a
yalnızca ekonomik sebeplerle geldiğini göstermektedir.
*Deneklerin Yüzde
28'i İstanbul'un Tarihi ve Turistlik Yerlerini Gezmediğini Belirtmişlerdir
*Hafta Sonları
Genellikle Evde Geçiriliyor
Deneklerin beşte ikisi hafta
sonlarını dinlenmek, televizyon izlemek, ailesiyle ilgilenmek, temizlik yapmak
suretiyle evde geçirdiklerini belirtmişlerdir. Burada ekonomik faktörün önemli
rol oynadığı söylenebilir.
*Deneklerin Yüzde
37'si Atatürk Kültür Merkezi, Cemal Reşit Rey veya Lütfi Kırdar gibi salonlara herhangi
bir program için gitmediğini belirtmiştir
*İstanbul,
Deneklerin Büyük Çoğunluğunun Hayat Tarzını Değiştirmiş
Deneklerin yaklaşık yüzde 70'i
İstanbul'a göçün hayat tarzlarını değiştirdiğini ifade etmiştir. Bu durum,
İstanbul'a göçün önemli bir sosyal değişme faktörü olduğunu göstermektedir. Bu
sosyal değişim yaşanırken,İstanbul'a gelen ailelerin yaklaşık 1/3'ü menfi yönde
bedel ödemektedirler. Ancak, İstanbul'a göçün ne gibi değişikliklere yol açtığı
sorgulandığında, deneklerin siyasi görüşlerinde önemli bir değişikliğin
olmadığı, yalnızca yüzde 28'lik bir grubun siyasi görüşlerinin değiştiği
görülmektedir. Bununla birlikte İstanbul'a göç deneklerin ekonomik durumu ve
konuşması-şivesi üzerinde önemli sayılabilecek değişikliklere neden olmuştur.
Deneklerin yaklaşık yarısı konuşmasının-şivesinin değiştiğini, yüzde 74'ü ise
ekonomik durumunun değiştiğini belirtmiştir.
*Deneklerin
Yaklaşık Yüzde 53'ü Memleketine Gittiğinde İstanbul'u Özlüyor
*Deneklerin Yüzde
91'i Geçici İşçi Olarak Memleketine Gitmediğini Belirtmiştir
*Deneklerin
Yalnızca Üçte Biri Memleketine Geri Dönmek İstiyor
Deneklerin yüzde 49'u
memleketine geri dönmek istemediğini, yüzde 19'u ise kararsız olduğunu
belirtmiştir. Dolayısıyla, deneklerin yalnızca 1/3'ü memleketine geri dönmek
istemektedir.
*Deneklerin
Yalnızca Yüzde 13'ünün Memleketine Ait Bir Vakıf Veya Derneğe Üyeliği Vardır
Böyle bir dernek ya da vakıfa
üye olduklarını söyleyenler ise, dernek ya da vakıf hizmetlerinin büyük
çoğunluğunun memleketlerine yönelik olduğunu belirtmişlerdir. İstanbul'a
yönelik hizmetler ise yalnızca yüzde 16 düzeyindedir.
*Deneklerin Yüzde
77'si Çocuklarının Memleketinden Biriyle Evlenmesi Konusunda Tarafsızdır
*Denekler
İstanbul'da Oturacakları Yeri Seçerken Ekonomik Durumuna ve İşyerine
Yakınlığına Göre Hareket Ediyor
*İstanbul'da En Çok
Görüşülenler Arasında Köylüler ve Hemşehriler İlk Sırada Yer Almıyor
"İstanbul'da en çok
kimlerle görüşüyorsunuz?" sorusuna verilen cevaplar incelendiğinde ilk
sırada akrabalar, arkadaş grubu, iş arkadaşları ve mahalle grubu, kendi dünya
görüşünden olan kişiler gelmektedir. Hemşehriler ve köylüler ise bunları takip
etmekte olup ilk sıralarda yer almamaktadır. Bu durum, şehre entegrasyon
sürecine yavaş yavaş girilmeye başlandığını göstermektedir.
*Komşular Hemşehri,
Köylü ya da Akrabalara Göre Değil, Rasgele Oluşmuştur
*Bayram ve Tatil
Günleri Genellikle Akraba, Komşu, Arkadaş Ziyareti ile Geçirilmekte
Memleketine gidenler ise üçüncü
sırada yer almaktadır. Bu durumu da ekonomik zorluklarla açıklamak mümkündür.
*Yıllık Tatiller
Ağırlıklı Olarak İstanbul'da Geçirilmektedir
Bu durum da genellikle ekonomik
nedenlere dayanmaktadır.
*Deneklere Göre
İstanbullu Olmanın En Önemli Özelliği Kültürlü, Kibar ve Görgülü Olmaktır
(İstanbul Beyefendisi, İstanbul Hanımefendisi v.s).
Ancak, bu cevabı, fikrim yok,
bilmiyorum, tanımlayamıyorum cevabı takip etmektedir. Bu durum, yüzde 25
oranında bir deneğin "İstanbullu Olma" hakkında hiçbir düşünsel
tasarımının olmadığını göstermektedir.
*Deneklerin
Yalnızca Yüzde 9'u Hemşehri Kuruluşları Dışında Herhangi Bir Vakıf Veya Derneğe
Üyedir
*Deneklerin Yüzde
67.4'ü Mahalle veya Semtlerini Güzelleştirme Derneği Kurulsa Bu Derneğe Üye
Olabileceklerini İfade Etmişlerdir
*İstanbul Ev Olarak
Düşünüldüğünde Denekler Kendilerini Nasıl Hissediyorlar
Deneklerin yüzde 48.5'i kendini
İstanbul'un sahibi gibi görmekte iken, yüzde 26.1'i kiracı olarak, yüzde 17.3'ü
misafir olarak, yüzde 7.7'si yabancı olarak görmektedir.
*Deneklerin Yarıdan
Fazlası, Şehir İçinde Uygunsuz Davranışta Bulunanlar ile Şehrin Ortak Mallarına
Zarar Verenleri Uyardığını Belirtmektedir.
*Deneklerin Yüzde
92'si Taksiye, Otobüse, Minibüse Binerken veya Bir Şeyler Satın Alırken
Günaydın, Hayırlı Sabahlar, İyi Günler, İyi Akşamlar, Nasılsınız, Teşekkür
Ederim, Gibi Deyimleri Kullanmaktadır
*Deneklerin Yüzde
92'si Toplu Taşıma Araçlarına Binerken Sıraya Dikkat Etmektedir
*Deneklerin Yüzde
89'u Toplu Taşıma Araçlarında Yaşlılara, Hamile Kadınlara Veya Sakatlara Yer
Vermektedir
*Deneklerin Yüzde
61'i Trafik Kurallarına Her Zaman Uyduğunu, Yüzde 33'ü Genelde Uyduğunu
Belirtmiştir
*Denekler Genellikle,
İstanbul'un Merkezi, Yerleşmiş ve Tarihi Arka Plana Sahip Yerlerine Yerleşmek
İstemektedir.
|