Galeri Oda
 



"Yüz Yıla Yayılan Anadolu Kilimleri"

Recep KARADUMAN’ın Özel Kilim Koleksiyonu’ndan oluşan "Yüz Yıla Yayılan Anadolu Kilimleri" başlıklı sergi, 13 Kasım – 01 Aralık 2007 tarihleri arasında, Teşvikiye Galeri Oda’da açılacak.

Anadolu’nun "Sessiz Kadınları"nın duygularını, renk ve  motiflerdeki izdüşümlerinde gören Picasso’nun, "Anadolu’daki bütün kadınlar Picasso" dediğini biliyoruz.

Dekoratif güçleri inanılmaz bu yaygıların yarattığı tutkuyu, kırk bir yıldır yaşayan Recep Karaduman 1947 Nevşehir doğumlu. Bitlis’te liseyi bitirince İstanbul’a gelmiş. Tuna Yüksek Gazetecilik Okulu’nda okurken bir halı mağazasında çalışmaya başlamış ve Kapalıçarşı’da 1985’ten bu yana kendi işi olarak halı-kilim ticaretiyle uğraşıyor. Geleneksel bir ürünün, zamanla kazanılan bilgisi en değerlisi olsa gerek; İstanbul Ticaret Odası’nın iki dönem, mahkemelerde bir dönem bilirkişilik yapmış.

 

Recep Karaduman, yıllar içinde seçip sakladıklarını bu sergiyle izleyenlere sunuyor. "Eskinin yenisi" diyebileceğimiz örnekler bizleri, yüz yıllık bir tarihsel geçmişte dolaştıracak. Eskiyi seven, eskiye saygı duyan Karaduman bu sergiyle, "kilim"e olan ilginin çoğalmasına, kültürün yaşamasına katkıda bulunmayı, kısacası birikimini paylaşmayı arzuluyor.
 
Halıcılıktan çok daha önce gelişmiş bir dokumacılık dalı olan "kilim"i hafifliği ve kolay katlanıp taşınabilme gibi özellikleri, başlangıçta çadırlı uygarlığın, zaman içinde de yerleşik evlerimizin vazgeçilmez bir eşyası haline getirmiştir. Seccade ya da farklı yöresel kompozisyonlarla yapılanan, stilize edilmiş eşsiz figürlerin bezediği bu ürünlerin her ilmeğinde sevgi ve hüner vardır ve bizce onlar birer sanat eseridir.

Sanatseverlerin ilgiyle izleyeceklerine inandığımız sergide, Anadolu’nun değişik bölgelerinden yaklaşık otuz kilim ve cicim örneği izlenebilecek.

 
İletişim:                                                         

Hüsrev Gerede Cad. 102/B Teşvikiye-İstanbul 
Tel: +90 (0) 212 259 22 08 
info@galerioda.com   
www.galerioda.com




KİLİM: (fars. gİlim) 1. Daha çok yaygı olarak kullanılan havsız atkı yüzlü ve desenli bir kirkılh dokuma türü.

2. Esli. Kaba yün dokumadan yapılan üstlük. 

—ANSlKL. Kilim, yatay dikey ya da gelişmiş dikey tezgahlarda dokunur. Atkı ve çözgüsü yün ya da atkısı yün, çözgüsü pamuk ipliğindendir. Dokumanın boyunca önlü arkalı çift sıra halinde gerilen çözgü ipliklerinin arasından bir ön ve bir arkadan geçen atkı iplikleri, çözgü ipliklerini tümüyle örter. Desenler dokuma tekniğinde sağladığı kolaylık nedeniyle genellikle geometriktir. Desenlerin bulunduğu belirli alanlarda renkli bir atkı, çözgülerin alt ve üstünden geçerek bir başka rengin sınırına değin gider ve buradan geri döner. Böylece aynı renklerdeki atkılar kendi desen alanlarındaki çözgülerin arasından geçerek birer motif oluştururlar. Atkı ipliklerinin atılırken biraz bol bırakılması gerekir, bundan sonra bu ilmeler kirkitle sıkıştırılır, böylece atkı ipliklerinin çözgüleri gizlemesi sağlanır. Aksi halde atkılar çözgüler arasına sıkışır ve çözgü yüzlü bir dokuma ortaya çıkar.

Belirli desen alanlarında gidip gelen değişik renkteki atkılar, öteki desen sınırına gelince kendi bölgelerindeki en son çözgüye dolanarak geri döndüklerinden, iki atkının karşılaştığı dikey çizgilerde birer yarık (ılık) oluşur. Bu yarıkların açık bırakılışı ya da çeşitli yollarla kapatılmasıyla değişik kilim türleri oluşur.

Bu yanıkarın açık bırakıldığı kilim türlerinde olabildiğince dikey çizgilerden kaçınılır. Ancak 1 cm'yi geçmeyecek boyutta dikey çizgilere yer verilir. Motiflerin eğik çizgi sınırlarında ise desen iplikleri çözgü ipliklerinin arasından geçirilip yukarı doğru ilerlendikçe çözgü iplikleri birer birer alınır ya da bırakılır, böylece yarıklar oluşmaz. Bu nedenle Türk kilim motiflerinde çoğunlukla yatay ya da eğik çizgiler kullanılmış, 1 cm'den uzun dikey çizgiler basamaklar halinde bölünmüş ve böylece tekniğe uygunluk ve sağlamlık sağlanmıştır. Bu, Anadolu'da en çok uygulanan kilim dokuma tekniğidir. İkinci bir kilim dokuma tekniğinde ise desen sınırlarında karşılaşan farklı renteki atkı iplikleri birbirinin içinden geçirilerek yarıkların oluşması önlenir. Bu teknikler istenen uzunlukta dikey çizgiler yarık oluşturmadan dokunabilir. Bu yöntem fazla zaman aldığından Anadolu'da bu teknikle dokunmuş kilimlere pek rastlanmaz. Daha çok Avrupa ülkelerinde, duvara asmak üzere dokunan atkı yüzlü dokumalarda görülür. 

Desen sınırlarındaki yarıkları yok etme yollarından biri de çilt kenetlemedir. Bunda farklı renkte atkı iplikleri her sırada birbiriyle kenetlenir ve kenetleme bir üstteki geliş gidişte de yinelenir. Dokumaya sağlamlık veren bu teknik de zahmetli ve zaman alıcıdır. Anadolu kilimlerinde pek rastlanmaz.

Dördüncü türdeki kilimlerde yarıklar her sıra dokunduktan sonra ayrı iplikle çapraz olarak ve atkı ipliklerini dönüşlerinde bağlayarak giderilir. Bu teknikle dokunan kilimler ilk bakışta ayrı renkteki desenlerin iğneyle birbirlerine dikildiği izlenimini verir. 

Beşinci tür kilimde, atkı iplikleri kirkitle sıkıştırılırken kirkit desene göre bazı yerlere çok, bazı yerlere az bastırılır ve eğik çizgiler elde edilir. Atkıların bazı yerlerde gergin, bazı yerlerde gevşek atılmasıyla da eğik çizgiler oluşturulabilir. Bir başka yöntem de iki atkı sırası arasında fazladan bir küçük grup atkı atıp bunları kirkitle sıkıştırmadır. Kilim dokumada bir başka teknik de ayrı desen alanlarından gelen desen ipliklerinin karşılaştıkları yerdeki aynı çözgü ipliğine dolanarak dönüş yapmasıdır. 

Desenler arasındaki yarıklar, ayrıca bir çerçeve ipliğinin arada kalan çözgülere yukarıdan doğru sarılmasıyla da kapatılır. Bu teknikte dokumanın yüzünde ve motif çevrelerinde iğne ardı yapılmış izlenimini veren çerçeve çizgileri oluşur. Bazı kilimlerde ise farklı renkteki desen alanları arasında normalden daha geniş aralıklar bırakılır. Bu aralıklar aynı renkteki iplikler çözgülerin arasından, desen kenarlarına uyacak biçimde bir alttan, bir üstten geçirilerek doldurulur. Böylece ayrı renkteki atkıların arasında, sıkıştırılmış başka renkte bir grup iplik, dokumanın yüzünde kabarık bir biçimde durur. 

Kilimlerde bu tekniklerden bir ya da birkaçı bir arada uygulanabilir.

Kilim tek parça halinde dokunabildiği gibi boyuna şeritler halinde dokunup birbirine eklenerek de oluşturulabilir. Daha çok yaygı olarak kullanılan kilimden, heybe, yastık, hurç, minder yüzü vb. de yapılabilir. Kilim dokumada kullanılan iplikler XIX. yy.'ın sonuna değin doğal boyalarla renklendirilirken, bu tarihten sonra sentetik boyaların da kullanıldığı görülmektedir.

Kilimde kullanılan renkler yörelere göre farklılıklar gösterir. Genellikte canlı renkler yeğlenir, yeşil, turuncu, mavi, lacivert ve kırmızı en çok kullanılan renklerdendir. Beyaz zemin üzerine dokunanlar da vardır. Motifle de yörelere göre farklılıklar gösterir ama tümünün ortak özelliği çoğunlukla geometrik oluşudur. 

-Tar. Kilim, bilinen en eski dokuma türlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Yapılan araştırmalar insanların döşeme, örtü ve yaygı gereksinimlerini karşılama amacıyla, yün ipliklerini birbirinin arasından bir alt, bir üst geçirerek ilkin kilim yaptıkları, daha sonra bu ipliklerin arasına yün iplikleri düğümleyerek halıyı oluşturdukları görüşünü güçlendirmektedir.

Orta Asya'nın Yukarı Altay Bölgesindeki Pazırık kazılarından ele geçen bulgular arasında, göçebe bir yaşam sürdüren Türk'lerin kilim dokuma tekniğiyle oluşturdukları dokuma parçalarına da rastlanmıştır. Selçuklular döneminde çok gelişmiş olan dokumacılığın en yaygın türlerinden birinin de kilim olduğu sanılmaktadır. Dokumalar nem vb. dış etkenlerle kolay çürüdükleri için bu el sanatı ürünlerinin en eski örneklerine ilişkin çok az bulgu vardır. Anadolu kilim sanatının ele geçebilen ilk örnekleri XVI. yy.'a tarihlenebilmektedir. Washington Textile Museum'da bulunan ve XVI. yy.'a tarihlenen bir yaygı parçası, Holbein halılarının desen özelliklerini göstermektedir ve kûfi bordürlüdür. Sivas Divri Ulu Camisinde bulunan 5 kilim parçası da desenleri bakımından XVI. yy. cini, kumaş ve saray halıları ile benzerlik göstermektedir. Bu kilim parçaları malzeme ve dokuma teknikleri yönünden incelendiğinde, saray atölyelerinde özel olarak dokundukları sonucu ortaya çıkmaktadır. Bunlarda atkılar, motifin eğri çizgilerine göre bastırılarak eğimli çizgiler oluşturulmuş, bazı yerlerdeyse tek kenetlemeyle yarıklar yok edilmiştir. Kütahya'nın Hisarbeyoglumustafabey Camisinde bulunan enine şeritler içinde karanfil motifli kılım de XVI. ya da XVII. yy. saray kilimlerindendir. İstanbul'da Hekimoğlualipaşa Camisinde ele geçen eskimiş bir kilim parçası ise XV. yy. hayvan figürlü Anadolu halılarıyla benzerlikler göstermektedir. Konya Mevtana Müzesinde bulunan karanfil desenli kilimin saray kilimlerinden olduğu sanılmaktadır ve desen yönünden Üsküdar çatmalarıyla gösterdiği benzerlik dikkati çekmektedir. 

Kilim Anadolu'nun hemen her yöresin de dokunmuş ve dokunmaktadır. Anadolu'da yaşamış çeşitli etnik gruplar ve kültürler nedeniyle bu kilimlerin teknik ve desenleri çok çeşitlidir. Ancak bazı bölgesel özellikler göstermekte ve geleneksel bir el sanatı olarak sürdürüldüğünden desen yönünden çok, az değişime rastlanmakladır. Bu nedenle kolaylıkla tarihlendirilebilmekte, yalnızca renklerine bakılarak sentetik boyaların Türkiye'ye girdiği 1880 ya da 1890 tarihlerine göre bir değerlendirme yapılmaya gidilmekteyse de bu geçerli ve sağlıklı bir ayırım olamamaktadır. 

Anadolu kilimleri dokunduğu yere (Eşme, Karasu, Emirdağ, Dazkırı vb.), aşirette (avşar, yörük, berihan, kirkitli vb.), aileye (Diriştin, Dakakes vd.) ya da en sık yinelenen motife (Çubuklu, Yolu, İbrikli, Bindallı vb.) göre değişik adlar alır. Bugün geleneksel el sanatı olarak kilimciliğin sürdürüldüğü yerlerin başında Manisa, Niğde, Konya, Afyonkarahisar, Sivas. Kayseri. Bergama, Malatya ve Gaziantep gelmektedir.

Günümüzde kilime talebin giderek alması, özellikle yabancıların kilime halı denli önem vermeleri, bu geleneksel el sanatının yaşatılması konusunda bazı çalışmalar yapılmasını sağladı. Kilim dokumayı bireysel bir ev uğraşısı olmaktan çıkarmak amacıyla Bursa'nın Umurbey köyünde bir deneme okulu açıldı. Prof. Kenan Özbel yönetimindeki çalışmalarda yörenin tanınmış kilim ustaları Umurbeyli genç kızlara kilim dokuma tekniklerini  öğretti, öğrenenlere krediyle tezgâh verildi. Bu deneme daha sonra Orhangazi'ye aktarıldı. Bunun yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Marmara Üniversitesinin ilgili bölümlerinin işbirliğiyle Anadolu'nun  çeşitli yörelerinde geleneksel yöntemlerle kilim dokumanın yaygınlaşması ve kilimlerin özgünlüğünü yitirmesinin önlenmesi alanında çalışmalar başlatıldı.

  
  H@VUZ