Türkiye 2008 yılında Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı'nın özel konuğu
olacak. Hem Türkiye'nin, hem de Türk edebiyatının tanıtımı için çok önemli
bir fırsat. Bu fırsatın iyi değerlendirilmesi gerekir. Konuk ülke olalım diye yirmi,
otuz yıldan beri çaba harcayanlardan biriyim. O yıllar, Fikri Sağlar gibi
sosyaldemokrat kültür bakanlarının yılları olmasına karşın, bize fuar yönetiminin
söylediği, "Türkiye'nin demokrasi ve insan hakları sorunları var, bu yüzden
konuk ülke olması mümkün değil."
Bir: Sanki son yirmi, otuz yıldır konuk ülke olan ülkelerde hiç demokrasi
ve insan hakları sorunu yaşanmıyordu.
İki: Özellikle sosyal demokrat kültür bakanlarının görev yaptığı o yıllarda
12 eylül zulmünden en fazla acı çekenler, sanki o sol eğilimli kişiler değildi.
Neyse, uyuklayan prens'imiz zamanında, Alman Dışişleri, Türkiye'yi
"Castland" yapmakta bir sakınca görmedi. Biz buna seviniriz. Sonuçta,
dediğim gibi, Türkiye'nin ve Türk edebiyatının tanıtımına önemli katkılar sağlayabilecek
bir fırsatı yakalamış olduk.
Bakanlık yetkililerinin de bu fırsatın ayırdında olduğunu görmek, bizi ayrıca
sevindirdi. Yazarlar, aydınlar ve yazar örgütleri temsilcileriyle yapılan
toplantılardan birine ben de katıldım. Görüşlerimi dile getirdim. Sözlerimi
yazılı tutanak olarak da teslim ettim.
Bakanlık, bir yandan, bu toplantılarda dile gelen görüşlerin de ısısında
Frankfurt için gerekli adımlan atarken, bir yandan da TEDA projesi -Türk yazarların
yapıtlarının yabancı dillere çevrilmesine destek- çerçevesi içinde bu yıl ve
gelecek yıl ağırlığı Almanca'ya vererek, 2008 Frankfurt Kitap Fuarı -"Gastland
Türkei" etkinlikleri için ÇAĞDAŞ Türk edebiyatından çok sayıda yeni yapıtın
Almanca'ya çevrilmesini sağlayacak- bir bölümü bu yıl içinde yayımlanıyor. Buna
koşut olarak, 2007 fuarının gelecek yıla hazırlık anlamında önemi büyük.
Buraya Türkiye'nin etkili ve kapsamlı bir katılımı gerçekleştireceğini
umuyoruz. Önümüzdeki günlerde (9-14 ekim 2007) fuarı gezip göreceğiz. 2007
etkinliklerinin, 2008 yılındaki "Gastland Türkei" katılımında
sergileyeceğimiz görkem için güzel bir çerçeve oluşturmasını umuyoruz. Benim
bilgim olmadı, ama bu yıl ve gelecek yılki katılımı Kültür Ve Turizm Bakanlığı'nın,
başta Türkiye Yayıncılar Birliği olmak üzere, önde gelen meslek örgütlerinin eşgüdümüyle
gerçekleştireceğini umuyorum. Bakanlık, özellikle bugünkü hükümetin konumu yüzünden,
ama aynı zamanda edebiyat ve sanat yetkinliği açısından, tek başına temsilde
eksik kalır. 2008 yılındaki büyük fırsata yazık olur.
Bu fırsattan yararlanırken, TEDA projesinde verilen onayların doğrultusunda,
otuz, kırk yıldır Almanya'da Türkçe ve Türk edebiyatı için çaba gösteren irili
ufaklı yayınevlerini fuar alanında da gözetmelidir. Bu yılki fuarda büyük bir Türkiye
bölgesi oluşursa, daha dışardan görünümüyle çekicilik kazanır.
Bu bölgede yer alan sergilerin gezilmesi sırasında da Türk yayıncılığının, çağdaş
Türk edebiyatının ve kültürümüzün diğer alanlarının alımlı ve çekici sunulması,
ilgi uyandırması ve uzanan ilginin fuar sonrasında da süreklilik göstermesi,
umudumuzdur.
Bu bağlamda, uzun yıllar öncesi ortaya attığımız ve ''Gastland Türkei"
kararıyla bu yıl içinde yeniden canlandırıp yoğun biçimde tartıştığımız "Türk
Kültür Enstitüsü" önerimizi yinelemek isterim. Her ne kadar, çok değişik
bir gerekçeyle Ankara'da "Yunus Emre Enstitüsü" için bir vakıf kuruluşu
gerçekleştirilmişse de bu vakıfın yapılanmasına bakınca, Almanya'da ve AB ülkelerinde
böyle bir vakfın etkili bir işlerlik sergileyemeyeceğini hemen söyleyebiliriz.
Belki bu bağlamda bu yılki fuar çerçevesi içinde sayın bakanın da katılacağı
bir toplantıda Hürriyet ve Türkshow yayınlarında bu öneriyi uzun uzun tartışıp
somutlaştıran kişilerle ciddi bir toplantı yapılabilir. Zira, 2008
"Gastland" günleri geçince, o etkinin süreğenliği için, bir çağdaş ve
uygar (Türkiye'de buna yanlış olarak asker karşıtı sivil diyorlar) bir kuruluşun
önemi vazgeçilmez. Böyle bir enstitünün kuruluşunda ise on yıllarca geç kalınmıştır
zaten.
Kaynak: Hessen Tolum/ Ekim - Kasım 2007ı
|