ana sayfa / editoriyal / içindekiler / h@vuz'dakiler / erişim /  yapıt gönderme yerleği /  ilkelerimiz / arşiv

 
*Zeytinci Hurşit -16-
 
İyi günleri vardır amelenin
-  ama çoğunluğu dardadır -
Bir mucizedir sanki ayakta tutan onları
Tüm yoksulluklarına karşı
Söylerlerken iyi olduklarını
Unutmazlar görüntüye eklemeyi mutluluklarını.
Nezaketten mi böyle karşılık verirler ?
Yoksa yoksulluğu gerçekten kader mi kabul ederler.
 
Zeytin gibi nazik biriydi amele Hurşit
Süslenmiş püslenmiş bir incelik değildi onunkisi
Dokularından, omurgalarından, içtenliğinden
Ve de doğanın o sonsuz cömertliğinden
Hatırını sorunca, mırın kırın etmezdi
Sağa sola oynatmadan ağzını burnunu
“İyiyim bre!.. Hüsmen Ağa” der anlatırdı durumunu
 
Bu sefer farklı gördü  Hüsmen onu
“Bre!.. Hurşit, insanlar hep iyi olmaz ki”
Kırk yıllık bir dostluğu, bir dünya görüşünü
Bir bahar güneşinin tanıklığında paylaştıkları bir gündü
Bir sessiz acı çekme ustasıydı Hurşit
-  paylaşmazdı derdini -
 



“Acılar, dertler başka; iyi olmak başka!..”
Diye söylenirken Hüsmen
Bir köy bilgesi edasıyla Hurşit
“Yarınımın ne olacağını bilmiyorum,
ama bugünümü biliyorum” 
“Sırf bu ‘bilgi’ iyi olmama yeter benim
 iyi olmak, göbek atıp oynamak değil ki
dünyaya iyi bakmaktır, insanlara iyi davranmak
yalan söylememektir, işini iyi yapmaktır iyi olmak
sabahları fırtınalar kopsa da dışarıda,
içinde sıcak bir güneşle erkenden uyanmaktır sabaha
gökyüzünü kara bulutlar kaplasa da”
 

Çıkmaz bir sokak gibidir hayat.
Sözlerini büyütmeden, vurgulamadan
Mırıldanır gibi söyledi
Zarafeti yine üstündeydi Hurşit’in
Hemen konuyu değiştirip
Rahatlattı Hüsmen’i.


*Öykü : Hüsmen Solmaz-Bursa

                                
T. Ayhan Çıkın