Parlamaz
yaşam…
Sokak
boyu duran ve bağıran,
tırnak aralarında siyah boya lekesi bulunan
küçük bir çocuktu. Pek istekli
değildi çalışmaya sanki kızgındı birilerine,annesine
babasına,büyük
abisine, dedesine…
Kim
bırakmıştı onu bu yaz sıcağında sokak ortasına…
Bakışlarında
bilinmez bir isyan boşluğu vardı. Kime ne dese biraz daha eksilecekti
her
haykırışı nafile bir beyhudelik olarak kalacaktı…
Sabah
erkenden kalkar sırtına sandığını vurur ve bu sandığı bir
çeyiz sandığı gibi
gelinin en önemli variyeti gibi sahiplenirdi.
İçinde çift fırçası,badem
yağı,üç
renk boyası…
Sıkılgan,
biraz bu işi sevmeyen ama yapmak zorunda olduğunun farkındalığı ile
yaptığı işi
en şeyi şekilde yapmak için mücadele eden
tırnakları arasındaki boyalara
bakarak hayatın zorluğunun ve acımasızlığının farkına varan
küçük bir çocuktu.
Boyayalım
abi...diye bağırırdı…
Bir çoğu
boyatmazdı…
Parlasın
boyayalım derdi…
Güneşin
sıcağı beynini uyuştururdu…
Yaşıtları
önlerindeki kumandalı arabalara düşlerindeki gibi yol
verirlerken o eve ekmek
götürme derdine çoktan
düşmüştü…
Keşmekeşliğin
ortasındaydı…
Neyi nasıl yapmalıydı
canı sıkılıyordu. Şu
tırnaklarının arasındaki boya lekeleri canını sıkıyordu tırnaklarını
annesinin
kesmesini istiyordu ama her seferinde cebinde ne olur ne olmaz taşıdığı
bıçakla
yontardı tırnaklarını…
Boyayalım
abi…
Parlamazsa
para verme…
Fırçalar
elinde şekil alırdı…
Sanki bir
sanatı icra edercesine özenli ve titiz hareket
ederdi…
Sandığı bir
gelinin sahip olduğu en önemli variyeti gibi
taşırdı…
Sanki az
sonra onu bu hayattan kurtaracak biri gelecek gibi hırsla ve
özenle savururdu
fırçalarını…
Badem yağı
sürerdi ayakkabılara…
Ayakkabılar
parlardı parayı alırdı gözleri parlardı…
Çalışmak
zorunda olan milyonlarca çocuktan biriydi. Yaşamak gibi bir
görevi vardı Dik
bakardı adamın yüzüne…Onurluyla
yaşardı…
Şerefsiz
mahlukatlar gibi değildi… Tırnak aralarındaki siyahlıklar
hayata karşı olan
isyanının simgesiydi. Ellerindeki boyalar gizli bir
protestoydu…
Susardı sık
sık susardı ama kana kana içemezdi…
Kanardı
bazen susardı…
Boyayalım
abi cilala parlarsın…
Alnındaki
ter parlardı…
Dik bakardı
yüzüne…
Umursamadan
boyardı bir sanatı icra edercesine… Evde oyuncaklarını
dökerek düşlerine şekil
vermek varken o ekmek kavgasının derdine
düşmüştü…
Boyayalım abi…