Üye olmak, varılması gereken
bir amaç, ulaşılması gereken bir sonuç değildir; bir başlangıçtır. Varılması
düşünülen amaçlar, ulaşılması istenilen sonuçlar için bir araya gelinir,
örgütlenilir. Üyeler, derneklerde tüm varlıklarıyla bir arada bulunurlar.
Nitekim öğretide, üyelik yükümlülükleri ikiye ayrılarak ele
alınmaktadır:
1- Kişisel nitelikteki yükümlülükler,
2- Malvarlıksal
nitelikteki yükümlülükler.
Kişisel nitelikteki yükümlülükler, her üyenin
dernek yönetimine ve etkinliklerine katılma, derneğin amacını
gerçekleştirmeye çalışma, derneğin her türlü toplantı, etkinlik, iletişim vb
çalışmalarını izleme ve gerçekleştirilmesine yardımcı olma olarak
sayılabilir.
Malvarlıksal nitelikteki yükümlülükler ise başta ödenti
borcunu yerine getirme olmak üzere varlıksal ya da parasal katkılar yapma ya
da bulma, bulunmasına yardımcı olma olarak sayılabilir.
Özetle;
dernekler çıkar üretme ve paylaşma aracı değil, üyelerinin ortak ve önceden
belirlenmiş bir amacı gerçekleştirmek için bilgilerini, birikimlerini ve
çalışmalarını kısaca ellerinden geleni, ellerinde bulunanı sürekli olarak
bir araya getirmek üzere yapılandırdıkları, yasal çerçevede çalışan tüzel
kişiliklerdir.
ÖNCELİKLİ VE İTİCİ GÜÇ ÖDENTİLERDİR
Türk Medenî
Kanunu'nun, "Dernek gelirleri" başlıklı 99'uncu maddesi: "Dernek gelirleri,
üye ödentisi, dernek faaliyetleri sonucunda veya dernek malvarlığından elde
edilen gelirler ile bağış ve yardımlardan oluşur." demektedir.
Ödentiler her zaman küçük tutarlardır. Bunun bir nedeni gönüllülük
ise, bir nedeni de, tanımda ve yasada yer aldığı gibi "kazanç amacı
güdülmemesi"dir. Ancak bu küçük tutarlar, düzenli ödendiği durumlarda
"büyük tutarlar"a ulaşabilmektedir. Dernek yönetiminin günlük parasal
kaygılardan uzak çalışması istenen ve beklenen bir durumdur; dahası bir
zorunluluktur.
Ödentilerin zamanında ödenmemesi bir yana yapılabilecek
diğer parasal ya da varlıksal katkıların da yapılmaması, gönüllüğü
zedelemektedir. Her ne kadar, günlük söyleşilerimizde "ödenti verilmez,
alınır" desek de, iş yine gönüllülüğe kalmaktadır.
Derneğin
çalışmaları, etkinlikleri hakkında doğrudan bilgi edinebilmek; dahası bu
etkinliklerde görev alabilmek, katılabilmek için Dernekle ilişkilerin
birebir kurulması ve işletilmesi zorunludur. Katkı - beklenti denklemi
birbirini eşitler biçimde kurulmadan, Dernek yönetimini, temsilcilerimizi,
çaba gösteren üyelerimizi eleştirmek pek de sağlıklı ve sonuç alıcı
olmayacaktır.
DERNEĞİ, YASALARIN VE TÜZÜĞÜMÜZÜN HÜKÜMLERİNE GÖRE
YÖNETMEK
DURUMUNDAYIZ...
Buraya değin, aslında olması gerekeni, yani
"gönüllüğü" ele aldık; ancak Dernekler yasalar uyarınca kurulan tüzel
kişiliklerdir. O nedenle işin bir de hukuksal boyutu vardır.
Ülkemizde derneklerle ilgili alan, başta Anayasa olmak üzere Türk
Medeni Kanunu, Dernekler Kanunu ve ilgili yönetmeliklerle
düzenlenmiştir. Dernek tüzüğü ise bunlara eklenen son halkadır.
Anayasamızın, derneklerle ilgili çerçeveyi cizen ve "Dernek kurma
hürriyeti" başlıklı 33'üncü maddesinin ilk iki fıkrası şöyledir: "Herkes
önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten
çıkma hakkına sahiptir. Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye
kalmaya zorlanamaz."
Türk Medenî Kanunu, "Ödenti verme borcu" başlıklı
70'inci maddesinde, "Üyelerin ödenti verme borcu tüzükle düzenlenir. Tüzükte
düzenleme yoksa üyeler, dernek amacının gerçekleşmesi ve borçlarının
karşılanması için zorunlu ödentilere eşit olarak katılırlar. Dernekten
çıkan veya çıkarılan üye, üyelikte bulunduğu sürenin ödentisini vermek
zorundadır." hükümlerini getirmektedir.
Dernek Tüzüğümüzün "Üyeliğin
Sona Ermesi" başlıklı 7'nci maddesinde ise, "Üç ay süre ile aidat ödemeyen
ve Genel Yönetim Kurulu'nun yazılı ikazına rağmen bunda ısrar edenlerle,
birliğin aleyhinde çalışanlar Genel Yönetim Kurulu'nca üyelikten
çıkartılırlar." hükmü yer almaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin
17.4.2003 günlü kararında da "... davalı (borçlu) derneğe üye olarak
girerken aidat borcu ile yükümlü olduğunu ve ifa zamanının da ait olduğu
yılın sonuna kadar olduğunu bilebilecek durumdadır. ..." denilmektedir.
Bunlar hukuksal deyimiyle "amir/buyurgan" hükümlerdir. Üyeler bu
hükümlere uymakla; Yönetim Kurulu da, "basiretli" bir biçimde görevini
her anlamda yürütmekle yükümlüdür. Nitekim Medenî Kanunumuzun 85'inci
maddesi, "Yönetim kurulu, derneğin yürütme ve temsil organıdır; bu
görevini kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirir."
biçiminde yine "amir/buyurgan" bir hüküm içermektedir.
Görüldüğü
üzere, Yürütme Kurulu olarak bizler de tıpkı siz üyelerimiz gibi bu
düzenlemelere uymak, gereklerini yapmak zorundayız. Şunu da söyleyelim ki
bizim sorumluluğumuz daha ağırdır; daha zordur. Teşbihte hata olmaz derler:
"Aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık" sözü, dernek yöneticileri için
söylenmiş gibidir.
Biz görevimizi iyi yapmak zorundayız; çünkü Genel
Kurulumuza, yani siz üyelerimize karşı sorumluyuz.
Siz üyelerimizin
de, daha fazla etkinlik beklemesi, bu etkinliklere katılımcı olmayı istemesi
ve en önemlisi Genel Kurulda bizden hesap sorabilmesi için ödenti borcu
başta olmak üzere üstüne düşen yükümlülükleri fazlasıyla yapması en doğru
olanıdır.
Sonuç olarak;
1- Herkes bir derneğe kendi isteğiyle ve
özgürce üye olur; yine kendi isteğiyle ve özgürce ayrılır. Ancak yukarıdaki
Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere, kişi üye olurken diğer
yükümlülüklerinin yanısıra bir borç ilişkisi (ödenti borcu) altına girdiğini
de bilmektedir. Bu borcunu üyelikten ayrıldığı ya da çıkarıldığı güne değin
yerine getirmek zorundadır.
2- Dernek giderlerinin karşılanması
başka türlü olası değildir. Şu an için, Dernek Genel Merkezinin giderlerinin
en alt düzeyde karşılanarak açık tutulabilmesi için aylık 1.000 YTL'ye
gereksinim duyulmaktadır. En başta "Haberler" adlı bültenimizin düzenli
biçimde bastırılarak sizlere gönderilmesi olmak üzere diğer yayın ve
iletişim projelerimizin yaşama geçirilebilmesi bu rakamın çok üzerinde bir
miktarı gerekli kılmaktadır. Her dernek üyesi bunu doğru algılamak
durumundadır.
3- Nitekim 14. Olağan Genel Kurula sunulan Denetleme
Kurulu Raporunda şu görüşlere yer verilmektedir: "Dernek gelirlerinin son
derece sınırlı olduğu görülmüştür. Üyelerimizin ödentilerinin düşük bir
oranda kalması bu durumun başat nedenidir. Yeni Dernekler Yasası'nda
ödenti yükümlülüklerini yerine getirmeyen üyelerin üyelikten
çıkarılmaları ve borçlarını tahsil etme yönünde dernek yönetimleri
yetkili kılınmıştır. Çünkü, ödenti borcuna, artık, kira, apartman
ödentisi gibi konulardakine benzer biçimde, senetsiz takip denilen işlem
uygulanabilecektir. Yönetimin ödenti borcunu icra yoluyla tahsil etme
yetkisi vardır. Bu nedenle, üyelerimiz, daha duyarlı davranmalı,
ödentilerini herhangi bir yasal sürece gerek kalmadan düzenli biçimde
gerçekleştirmelidirler."
Raporda da belirtildiği gibi yürütme
kurulumuz yetkilerini kullanmak zorundadır.
Tüm bunların sonucunda,
üyeliği süren, üyelikten ayrılan ya da üyelikten çıkarılan üyelerimizin
süresinde ödenmeyen ödenti borçları dolayısıyla temerrüde düştükleri açıktır
ve yasal faiziyle birlikte istenmesi gerekmektedir. İcra takibine başvurma
ve yasal faiziyle birlikte ödentileri tahsil etme hakkımızı saklı tutarak bu
tür uyarıları yapmak zorundayız.
Üyelerimizin bizi anlaması,
anlayışla karşılaması ve bir an önce ödenti borcu olup olmadığı konusunda
Dernek Genel Merkeziyle iletişime geçmeleri ve daha önce kendilerine borç
bildirimi yapılanların, belirtilen miktarı ödeme konusunda duyarlı olması
dileğiyle...
Bu arada, hiçbir uyarıya gerek kalmaksızın düzenli olarak
ödentilerini ödeyen ve bildirim yapılarak borçlarının anımsatılması üzerine
bu borçlarını derhal ödeyen üyelerimize teşekkür ediyoruz.