Kitapta Demirci'nin 28 deneme yazısı yer alıyor. "Damdaki
Mizahçı" Cihan Demirci, ülkesindeki kirlenme ve kokuşma dayanılmaz bir hal
almaya başlayınca, aşağılara daha fazla dayanamayıp, yıllar önce kendini
yükseklere yani damlara attı. O günden beri, o dam senin, bu dam benim dolaşan
bir damagogtu o artık!.. O bu dama atlamaya değil, olan-biten hiçbirşeyi
atlamamaya çıktı!.. Dam üstünde yazılan; "Türk'ün Türk'ten
Başka Düşmanı Yoktur" Cihan Demirci'nin,
yazarlığının 26. yılında yayımladığı 31. kitap. Kitaptaki yazılar
epeydir
kendinden uzaklaşmış bizlere bizi, sizlere sizi anlatırken,
yanlışlarımızı - ikiyüzlülüklerimizi -
sahtekarlıklarımızı - tuhaflıklarımızı - çirkinliklerimizi -
acayipliklerimizi -
hatalarımızı – yalanlarımızı - dolanlarımızı mizahın o benzersiz
gücüyle, en
çıplak haliyle yüzümüze vuruyor,
çevremizde sürekli düşman aramaktansa hemen
koşup bir aynaya bakmamızı öneriyor.
Bu kitabın özeti şudur; "Kendimize öylesine
yabancılaştık ki, ayrıca yabancı düşmana ihtiyacımız kalmadı..."
Muhalif, sarsıcı, silkeleyici, kendine getirici,
sorgulayıcı, katkısız, şekersiz, edebi bir tadı olan, kısacası; popülist
kültüre yenik düşmemiş, organik bir mizahı hala sevenler için kaçırılmayacak
bir çalışma...
KİTAPTAN BİR
BÖLÜM
Höst-modern kaza-teciler!
Damdan
aşağısı "İkitelli" olmuş bugün... Hem de en babasından!..
"İkitelli Baba"ya da adak adanır mı dersiniz?.. Pekiiiii, tel yerine
gazete kağıdı mı iliştirmeli medyamızın türbesine?.. Peki ya, nasıl oldu da da
İkitelli babalara geldi şu basınımız?.. Nerelerden nerelere düştü
gazeteciliğimizin seyri... Damdan biraz dokuz sütuna zum yapmanın vaktidir...
Günümüz
gazetecilerinde "kaza eseri" gazeteci olma modu giderek arttığı için
onların çoğu artık "kaza-teci" şeklinde bu mesleğe bodoslamadan
giriyor. Bu tip gazetecilerimiz modernizmin "post"unu da postalayıp
post-modern sonrası bir kaza-tecilik yapmaya başladılar. Şahsen ben onların
gazeteciliğine "Höst-modern kaza-tecilik" diyorum. Kendilerinin artık
öylesine bol çeşidi var ki, onları yakından çeşitlerine göre ayırmanın ve öyle
okuyup-yemenin de tam zamanıdır!.. (Eh ne de olsa balık mevsimindeyiz!)
İşte
günümüzün "Höst-modern kaza-teci" tipleri:
1-) ÖZEL YAŞAMCILAR: Kendi özel
yaşamlarını bize anlatmanın ötesine asla geçemeyen bu tipler bize sürekli
olarak yediklerini, içtiklerini, çıkardıklarını, aştıklarını, saçtıklarını,
aşklarını, sevgililerini, kilolarını, kedilerini, köpeklerini, saçlarındaki
kepeklerini anlatıp dururlar. Bunlardan geriye "kepek" kalır! Bunlara
yapılacak en büyük hakaret: "Yediğin içtiğin senin olsun kardeşim, sen
bize biraz da özel yaşamının dışında gördüklerini de anlat" demektir!
2-)
PROMOSYONELLER: Bunlar son dönemde sayıları hızla artan promosyon
kaza-tecileridir. Hedefleri gazetecilik filan yapmak değil, bir firmanın
promosyonu olabilmektir. Bu sayede sıkça bedava geziler yaparak hem dünyayı hem
de ülkelerini beş kuruş harcamadan gezer, sonra da bu gezileri o firmanın
reklamını yaparak yazarlar. Bunlar için tek önemli şey, promosyonelliktir!
Gazetelerine ne kadar promosyon getirirlerse promosyonellikleri o kadar artar.
Halkın değil firmaların gazetecileri olduklarından onlara onların yazılarına da
"ürün" ya da "rekolte" diye bakmak gerekir!
3-) BÜYÜK
OYNAYANLAR: Kendileri karakter olarak epeyce "küçük" insanlar
olduklarından bu küçüklüğü kapatmak için gazetecilikte "büyük"
oynamayı seçen bu tiplerde günümüzde pek makbuldür. Bu tipler, üç gün önce bir
gazete-televizyon patronu hakkında en ağır yazıları yazıp, üç gün sonra o
patron tarafından transfer edilirler. Yazdıkları her "ağır" yazı
transfer parası ağırlığındadır. Ağırlıkları dolar ve euroyla ölçülür. Tek
dertleri dokuz sütuna paradır. Sahi, onları satın almak için sizin de büyük
oynamanız gerekir!
4-)
ZOMBİLİRKİŞİLER: Her konudan anlayan, her şeyi bilen bu kaza-teci tipi size her
istediğiniz, ya da istemediğiniz konuda yazı yazabilir, ahkam kesebilir. Onları
bazen politika uzmanı, bazen yaşam kültürü koçu, bazen futbol yorumcusu, bazen
sıkı bir ekonomist, bazen sanat eleştirmeni, bazen müthiş bir gurme, bazen
tarih profesörü, bazen de güzelden anlayan bir jüri üyesi olarak
görebilirsiniz. Bu tiplerin bir ayağı mutlaka televizyondadır. Anlamadıkları
tek şey, televizyon tamiridir dersek hata yapmış olabiliriz, isterseniz
televizyonunuz bozulduğunda birini servis olarak çağırın bakalım!
5-)
ŞİRKETTEN KAZA-TECİLER: Bu zat-ı muhteremler aslında "Promosyonel"
tip kaza-tecilerin daha güçlü bir kolunu oluştururlar. Bunları gazeteye patron
değil, reklam veren şirketler alır sanki. Büyük şirketlerin sözcüleri kıvamında
ve konumunda kaza-tecilik yapan bu tiplerin içinden "Büyük Oynayan
kaza-teci" tipi çıktığı da olur. Bazılarının maaşlarının artık gazete
tarafından değil de, reklamını yaptığı şirket tarafından verildiği dedikodusu
bile çok yaygındır.
6-)
MEDYALAKALAR: Son zamanlarda sayıları giderek artan bu neo-kazateci tipine göre
"Medya daima haklıdır" ve hiçbir zaman, hiçbir konuda medya hata
yapmaz. Medyanın bugüne dek ülkemizde yaptığı hiçbir hata ve yanlış yoktur.
Hata sürekli olarak kaşı taraftadır. Bunlar tipik medya pompacılarıdır. Bu
tiplere bir çeşit reyting medyası avukatı da diyebiliriz. Medyanın çıkarları ve
reyting bayrağının düşmemesi için yapmayacakları yalakalık yoktur. Onlara
televizyonlarda sık sık telefon bağlantısı yapılarak, medyayı savunmaları için
süre verilir. Medyalakalık insanı obez mi yapıyor acaba, zira bunlar nedense
hep epeyce kilolu tiplerdir!..
7-)
CİNS-KALEMLER: Son yıllarda özellikle bazı gazetelerin cumartesi-Pazar
eklerinde üremeye başlayan bu yeni kaza-teci tipi için hayat sadece
cinsellikten ibarettir. Penis boyuna kafayı takmışlardır. Sekiz ya da dokuz
sütuna dayalı gazetecilikten çok "santime" dayalı habercilik
yaparlar!.. Denize girdiklerinde bile denizin boyu geçmesinden ziyade
"denizin penis boyunu geçip geçmemesi" onlar için daha çok önem
taşır. Açılmayı sadece cinsellikle sınırlı tutarlar. Bazılarından daha sonraları
yayın yönetmeni bile çıkabilir... İçlerinde kadın kaza-teci sayısı da hızla
artmaktadır. Yataktan öteye bir yol bulamayan, orgazm sayısı başına prim
aldıkları söylenen bu yeni tip kaza-tecilerin genellikle aşırı derecede cinsel
sorunları olanlar arasından çıktığı söylenmektedir. Valla biz söyleyenlerin
yalancısıyız!
8-) AYNEN
YENGENLER: Son olarak ele alacağımız kaza-teci tipinde biraz durup da
soluklanmak da yarar var. Zira bu tipler aslında mesleğe sağlam-dürüst-kalemine
güvenilir gazeteci olarak başladıktan sonra yoldan çıkan ama yoldan çıktığını
da okuruna pek çaktırmayan oldukça kurnaz eski kumaş kişilerdir. Genellikle
aynı yazıları evirip-çevirerek tekrar tekrar, yüzlerce kez yazarlar. Medyada
bozulan etik vaziyetlerden en çok onlar şikayet eder. Eski güzel günlerin
özlemini en çok onlar yaşar. Dürüstlük abidesi gibi gözüktükleri halde, yardıma
ihtiyacı olan genç bir gazeteci gördüklerinde hemen yollarını değiştirirler.
Saf okur tarafından heykelleri dikilebilecek olan bu tipler belki de yukarda
saydığımız tüm olumsuz kaza-teci tipinin de zamanında üremesine neden olmuş,
hala "pek dürüst" sanılan cingöz ağabeylerdir!..
TÜRK'ÜN TÜRK'TEN BAŞKA DÜŞMANI YOKTUR / Cihan Demirci /
Bulut Yayınları
Mizah-Deneme
1. BASIM-KASIM 2006/
208 SAYFA/ 12 YTL/
ISBN: 978-975-286-224-1
İLETİŞİM
BULUT YAYINLARI
Bulut Yayın Dağıtım Ltd. Şti.
Caferağa Mahallesi Safa
Sokak No: 8 Kadıköy – İstanbul
www.bulutyayin.com
bulutyayinlari@gmail.com
Bulut Yayınları Tel: +90 (0) 216-330 59 24 - 0216 414 21 75
yazar mail adresi: damdakimizahci@gmail.com
yazarın blog adresi: http://damdakimizahci.blogspot.com
yazarın özgeçmiş blogu: http://cihan-demirci.blogspot.com
yazarın laforizma blogu: http://laforizmalar.blogspot.com