iki
kalp bağışla bana iki
kış hiç
durmadan yağsın kar duydum
ölü geyiklerin sesiyle sustu dedim
baş dönmesidir geçer oysa
dönen dünya kapıyla
eşik arası kalmışlığıma kaldım
bir merak bir telaş bir daha atları
sal günü sıvazla dik dur gece
kesik bir baş gibi avuntunun koynuna
vanlı
bir kilim gibi güneşini içime ser
istedim gövdende bin bir mağara unuttuğumu
hatırlamaya sonra
bir infilak bir yarılma kendimle
çarpışıyorum kırılıyor ayna
verilmiş
sözüm var zirvede iki çiçek büyüyünceye… bilensin
ustura ağzında yaşamak zordur paslı bir kilide anahtar
olmak turuncu
kalpler çizerim suluboya gökyüzüne ateş
fırınında çömlekler -içime
baksam düşerim- sirkeli
bez anne eli dağ nergizi çiçekli
pazenden bir elbise geceye ve
her uykusuzluğa bir masal giydirebilirim iki
kalp bağışla bana -yeter
ki- hem
çırağım hem usta buradan
bakınca sır ordan
bakınca ayna