DERGİ/ YAYINEVİ KILAVUZU

 
Hasan Hüseyin Deveci
              KENDİ KALEMİNDEN
 




 

1972 yılında Kulu'nun Beşkardes Köyünde dünyaya geldim.

Türkiyeli bir Kürdüm, milliyetçi olan Kürt'e de Türk'e de sıcak bakmam. Anadolu'yu da Mezopotamya'yı da aynı derecede sever ve savunurum. Dünyadaki sınırlar benim için pek anlam ifade etmez, çünkü beynimde sınırlar yoktur; haritalarda vardır. Ben sınırsız özgürüm!

1994 yüksek eğitimimi yarıda bırakarak, askere gitmemek için bazı diğer nedenlerden dolayı ülkeden çıkmak zorunda kaldı. 1994 yılında Almanya'ya siyasi mülteci olarak geldi. Hâlen de bu ülkede yaşamakta. Ülkeye giriş yasağım 2005 yılında kalktı, doğduğum topraklara ancak 11 yıl sonra dönebildim.

Resim benim çocukluğumdan beri hayatımda olan ve vazgeçilmesi imkânsız olan bir şeydi. Yıllarca emekçi olarak çalıştım bunun yanısıra resim eğitimimi devam ettirdim. Özel hocalardan dersler aldım . Tanıştığım bir profesör, 8kendisi aynı zamanda Paris ve Köln Sanat Akademilerinde yıllarca eğitim veren birisi) bana çok destek oldu. 6-7 yıldır hâlen bana özel dersler veriyor. Kendisinin sanatımda emeği sonsuzdur.

Böylece sanayi emekçiliğinden sanat emekçiliğine, yani dünyama döndüm.
Resime paralel olarak, mozaik/cam sanatlarıyla da uğraşıyorum. “Instalation” ve “Performans”lar da yapıyorum.

Aslına bakarsanız becerebildiğim tek şey de resimdir. Ne elime kürek keser yakışır ne de bilgisayar başında oturup büro işleri yapabilirim. Resim sanatımını yaşamımdan çıkarsam “bir hiçim” de diyebilirim. Resmin yanısıra amatörce şiirler yazmakta, şiir kitapları okumaktayım. Yakın zamanlarda yazdığın 70'e yakın şiirim bulunmakta.

İnsanın kendisini yazması çok zor bir şeymiş aslında. Bu özgeçmişi yazarken bunu anladım. Neyse... devam edeyim.

İlk 3 yıllık iltica serüvenini geçersem, 1997 yılından beri Köln şehrinde yaşıyorum. Bu şehirde elimden geldiğince resim sanatıyla ilgili olan her şeyi izlemeye, açılan her sergiye, yapılan her çalışmaya yetişmeye çalışıyorum. Doğru dürüst Almanca bilmediğim için kapıdışarı eden galerilerden tutun, Köln'deki Türkiyeli bir ressamın beni galerisinde aşağılamasına kadar bircok şey yaşadım.

Tabii ki tüm bunlar beni üzmedi; aksine kamçıladı. İşimde/ sanatımda en iyi olmayı hedeflememe yardımcı oldu. Bu yolda da büyük çabalar harcamaktayım.
Hedeflerim size belki abartılı gelebilir fakat ben öldükten sonra değil yaşamda iken dünyaca tanınan bir ressam olmak istiyorum.

Sevgili Dostum Ömer Faruk Hatipoğlu'nun şiirlerine ve şaraba bayılırım, müzikteki ilahım ise Anour Brahem'dir . Resimdeki idolum ise Picasso.

Resimlerimde, bazen çöplerden topladığım artık maddeleri de kullanırım. Hiçbir şeyin çöp olduğuna inanmıyorum. Her şeyin bir dönüşümü, dönüştürme yolu vardır. Yumurta kabuklarından mantar maketleri yapabilirsiniz mesela.

Rhein Nehri'nin kıyılarında bazen saatlerce, deliler gibi suyun içinde doğanın kendiliğinden formlar verdiği eskimiş tahta parçalarını, metalleri toplar ve çalışmalarımda kullanırım.

Unesco'nun Plastik Sanatçılar Derneği'ne davet edildim; üyeliğini verdiler. Yine Alman Resim Sanatları Derneği'nin üyeliği ve Köln'deki bir Alman Sanat Derneği'nin Yönetim Kurulu'ndayım .

2008 yılı yazında İspanyaya bir sergiye davet edildim. Geçen yıldan beri çalışmalarımda “” Malmîme” mahlasını kullanıyorum. Sergide çok ilginç gelişmeler oldu. Tabii ki sergi İspanya'da olduğu için “flamenko yapan genç kızlar” ve “arena” ile ilgili çalışmalarla sergiye katılmıştım. Sergide -gelen geçen- benimle İspanyolca konuşmaya baslıyordu. Bu beni çok sevindirdi. Bundan şu sonucu çıkardım: Çalışmalarım istediğim sinyali vermişti. Bu nedenle insanlar beni kendilerinden sanıp , kendi dillerinde konuşmaya başlamışlardı. Yani Türkiyeli bir Kürt, İspanyolları çalışmalarında iyi yansıtmıştı. Yapıtlarımda kendilerini görmüşlerdi.

Yılarca yasaklı olduğum kendi ülkemden beni bu yıl (2008) İstanbul'a uluslararası bir festival için davet etmişlerdi. Bu davete katıldım ve de çok hoşuma gitti. Çok hoş bir festival ve bundan daha da güzeli, çok farklı ve sıcak atmosferinin oluşuydu. Tekrar davet eden olursa hiç düşünmeden Türkiye'deki sergi ve festivallere katılırım. Buradaki sergi ya da benzeri etkinlikler oldukça banal/klasik bir ortamda yapılıyor.

Şimdiye kadar toplam 17 sergiye katıldım, bunlardan 3'ü toplu, 14 tanesi ise kişisel sergiydi. Tüm bunları kısa bir sürede basardım. 5 yıl içinde toplam 17 sergi... Hedeflerimi yüksek koyduğum için durmadan çalışıyor, üretiyorum. Ortalama bir sanatçının açabileceği sergi sayısı yılda 3, 4 sergidir. Benim hedefim ise yılda en azından 4 – 5 sergi. Dolaysıyla bu yazıyı okuyan herkese -nazikçe- davet sinyali vermiş oluyorum .

18. Sergime de tüm herkesi davet etmek istiyorum .

Selam ve Sevgilerimle
Hasan Hüseyin Deveci
www.hhdeveci.de








 

 

 

    ® Öz Yapım oHG   H@vuz Yayınları - Kitaplar                              ©  Dergi H@vuz  ISSN 1864-0524