Üyelik ödentileri ile ilgili olarak, dernek e-posta grubuna
yolladığımız kimi iletiler, olumlu ya da olumsuz biz dizi tepkiyle
karşılaştı.
Bu durumu, son derece olağan karşılıyoruz. Örgütlerde,
eleştirinin olması kadar doğal bir şey yoktur: tam tersine,
örgüt durağansa, ortada bir yanlışlık var demektir.
Örgüt çalışmaları, beraberinde farklı
düşüncelerin çelişkisini, farklı
düşüncelerin çatışmasını üretir. Yönetim
olarak, bizlere ulaşan "iyi" ya da "kötü" tüm
eleştirilerden yararlanarak çalışmalarımıza yön verdiğimizi
belirtmek isteriz. Her eleştiri, bizler için değerlidir.
Dernek yönetiminin yaptığı çalışmaların her aşaması ve her
sonucu, üyelerin değerlendirmesine açıktır: dolayısıyla,
yapılan eleştirilerden rahatsızlık duyan bir yönetim anlayışımız,
asla söz konusu olamaz.
Bir şartla!..
Eleştirilerin, iyi niyet çerçevesinde yapılması beklenir.
Daha da önemlisi, eleştiri üreten her üye, eleştirisini
doğru, tutarlı ve sağlam bilgi üzerinden temellendirmek zorundadır.
Kasım ayı başlarında, üyemiz Bayram Balcı, üyelik
ödentileri ile ilgili olarak, dernek e-posta grubuna yaptığımız
duyuruları eleştiri konusu edinerek, doğrudan kendi hazırladığı bir
metni, birkaç gazete ve internet sitesine "servis" etti.
Bayram Balcı'nın kendi imalatı bu "haber"in, Birgün gazetesinde ve
birkaç internet sitesinde yer almasını, başlangıçta bir
sorun olarak görmedik.
Ne var ki, yakın bir tarihte, tescilli gerici bir Milli Gazete yazarı
tarafından, Bayram Balcı'nın metni kaynak gösterilerek,
üstelik Bayram Balcı'dan da görüş alınarak, "şu solcu,
komünist yazarların haline bir bakın" yaklaşımıyla yapılan haber,
deyim yerindeyse bardağı taşıran son damlaydı.
Lafı uzatmayalım..
Bayram Balcı, açık bir biçimde "yalan" söyleyerek, kendini küçük düşürüyor!
Ortalığa saçtığı yalanları birkaç başlıkta toplamak olanaklı:
1) Bayram Balcı diyor ki, "derneğe ne zaman üye olduğumu bile
şimdi hatırlamıyorum (...) 15 yıl kadar önce bir vesile ile
üye olmuştum."
Balcı, kendini biraz daha zorlasa, henüz Edebiyatçılar
Derneği kurulmadan yani tüzel kişilik kazanmadan, derneğe üye
olduğunu bile iddia edebilir! Çünkü,
Edebiyatçılar Derneği 16 yıllık bir örgüttür;
2 Mart 1992'de kurulmuştur. Derneğe, "15 yıl kadar önce" üye
olduğunu iddia eden Bayram Balcı, neredeyse "kurucu" üyelerden
biri konumuna taşıyacak kendini..
Hatırlamakta zorluk çeken Balcı'ya yardım etmeli: 1 Mart 2002
tarihli ve 303 sayılı yürütme kurulu kararıyla dernek
üyeliği onaylanan Bayram Balcı (üye no: 800)
Edebiyatçılar Derneği'nin 7 yıllık üyesidir.
Balcı, üyelik geçmişini gerçekten hatırlamıyorsa, ciddi bir bellek sorunu yaşıyor demektir.
2) Bayram Balcı, "zaten derneğin üyesi olmak istemediği"
için, hiç "aidat ödemeyen" bir üye
olduğunu da iddia ediyor. Oysa, 31 Ekim 2002'de, 948497 nolu alındı
belgesi makbuzuyla 35 ytl ödeyerek, giriş ve 2002 yılı aidatını
ödemiş gözüküyor. Balcı, bu ödemeyi de bir
türlü hatırlayamıyor, her nasılsa!..
3) Bayram Balcı, "Edebiyatçılar Derneği'nin, neredeyse 10 yıldır hiçbir genel kuruluna katılmadığını" belirtiyor.
7 yıldır dernek üyesi olan Balcı, bu süre içerisinde
katılabileceği 6 genel kuruldan 2'sine katılmıştır. En son, 2004
yılındaki 12. olağan genel kurula, üstelik İstanbul'dan trenle
Ankara'ya gelerek katılmış ve oyunu da lehimize kullanmıştır -aynı
trende, bir başka üyemiz Halil İbrahim Özcan da bulunuyordu;
tanıktır.
4) Bayram Balcı diyor ki, "yıllardır derneğin hiçbir çalışmasına katılmadım."
Pes artık!..
Bu defa, değil 3-5 "yıl" öncesini, 3-5 "gün" öncesini
bile hatırlayamıyor... Çünkü, Bayram Balcı, bu ağır
iddiayı ortaya attığı 7 Kasım 2008 tarihinden beş gün önce, 3
Kasım 2008 tarihinde, derneğin düzenlediği bir şiir dinletisinde
yer aldı.
27. İstanbul Kitap Fuarı'nda, 3 Kasım 2008 Pazartesi günü,
saat 17.15'te, Büyükada Salonu'nda, "Hayatı Şiirle Anlamak"
başlıklı şiir dinletisine, diğer dernek üyeleri Metin Cengiz, Arzu
Karadağ, Bilal Kayabay, Oya Uysal, Halil İbrahim Özcan, Nur Saka,
Tekin Gönenç ve Halide Yıldırım ile birlikte katılan Bayram
Balcı, kendi ifadesiyle; "dernekle işi gücü olmayan" biri,
devamla, "aktif olarak dernekle hiçbir ilişkisi bulunmayan"
biri...
Bayram Balcı'ya, fuar programında yer alan bu etkinlik için 1 ay
önceden öneride bulunuldu, kendisi, yapılan çağrıyı
olumlu yanıtlayarak, etkinlikte yer almak istediğini dernek
yönetimine bildirdi -karşılıklı yazışmalar kayıtlarımızda
mevcuttur.
Hafta başında, dernek çalışmasına katılan Bayram Balcı, aynı
hafta sonunda, gazete ve internet sitelerine servis ettiği haberde,
"yıllardır derneğin hiçbir çalışmasına katılmadığı"
şeklinde bir açıklamada bulunabiliyor.
Yukarıdaki somut bilgiler göz önünde bulundurulduğunda,
"sorunlu" bir kişilik durumuyla karşı karşıya olduğumuz açık:
Bunca olgusal kanıta ve bunca kişisel tanıklığa karşın, Bayram
Balcı'nın "yalan" üretmekte gösterdiği ısrar ve rahatlık,
başka nasıl açıklanabilir?