İstanbul ve Yakamozlar

                  

Yüreğimin son seferinden bir vapur kalkar İstanbul’a.
Geçmişin anıları ile söyleşmektir ereğim
El değmemiş bakir güzelliğin resmi gönlümde sıcacık.
 
Haydarpaşa’dan kalkan vapurun, dalgaları yaran sesi,
Yosun kokusu
Genzimden ruhuma, gözümden aklıma doluşur.
  
Pırıl pırıl mavisi, laciverti sularının
Köpüklerinde karbeyaz yumuşak baloncuklar
Onulmaz yaralara yazılmış dermandır sanki.
 
Her bir güzelliğinin anlamını bir havanda dövüp,
Tozundan merhem yapmalı
Kırıl kalplere, tükenmiş ümitlere, aşıka, maşuka,
Daha kim varsa derman aramaktan yana.
 
Yüzme bilmeden atlamalı
Gecenin güzel bir yerinde serin sularına
Yakamozlar kollarına girmeli insanın, söyleşmeli,
Dinlemeli tarihteki tüm güzellikleri, doya doya yunuslardan.
 
Aksakallı dolgun sesli padişahın, bilge Vezir_i Azamın,
Ulemanın kaleminden dökülen mısralara kulak vermeli.
Geleceğe ışık tutan her güzel inciyi
Küpe yapmalı kulağına insan.
 
Ulubatlı Hasan’a, Fatih’e
Bu güzelliğe göz koyan düşmana ilk kurşunu sıkan
Hasan Tahsin’e, gözleri çakmak çakmak Atatürk’e fatihalar okumalı.
 
Çamlıca tepelerinden boğazın kayarak akan sularına bakıp,
İçindeki bunu akıtmalı,
Bir de düşünceleri, duyguları yıkamalı boğazın rüzgarında.
 
Sevgi çemberi örmeli bu renk, ahenk cümbüşünden.
Taç yapmalı yedi tepesinden derlenmiş çiçeklerinden.
Ecdadının şanlı tarihinden kalan onuru, yudum yudum koklamalı.
 
Tanrıdan rahmet dilemeli, çelenkler takmalı cennetlerinde,
İstanbul’un güzelliğini koruyan yavuzların boynuna.
Bunca güzelliğin, bunca varlığın gözdesi İstanbul’un
Gökkubbesi üzerine ulvi, mavi bir boncuk çakmalı, nazardan esirgeyen.
 
Tanrım bir dileğim daha var senden,
Koru tüm alemini İstanbul’un, topyekun afetten.


                                                              

  
 Ankara, 18 Mayıs 2005/ Refik Başdere

®  Öz Yapım oHG   © H@vuz Yayınları                                  © Ocak - Şubat 2009 ISSN 1864-0524