
Bir Gün Olmaz
Yanlışlık
baştan başlıyor. Yılda bir gün barış günü olarak
anılıyor, kutlanıyor. Hem de silah sesleri, bomba
gürültüleri arasında. Anlayacağınız Barış Günü
gürültüye gidiyor, savaşın
gürültüsüne gidiyor. Yılda bir günün
barış günü olması, geriye kalan günlerin savaş
günü olması anlamını taşıyor. Fırsatı kaçırmayan
yamyamlar, yemiyor içmiyor, yıl boyu savaş olması için
mücadele ediyor. Bana kalırsa 364 gün 6 saat barış
günü, bir gün savaş günü olsun. O bir gün
de tatil günlerine denk gelsin ki kan içicilerin istekleri
kursaklarında kalsın…
Cenk İleri
Ailede Barış
Evet diretiyorum düşüncemde. Barış aile içinde
başlamalı, ailede barış sağlamadan bir yere varamayız. Ana babaya,
çocuk anaya, baba çocuğa hırlıyorsa o toplumda,
ülkede, dünyada barış olmaz. Benim karım gibi kim bilir
kaç tane var. En basit bir isteğini bile haydi hodri meydan diye
dile getiren birinden ne kendine, ne de topluma yarar gelir. Ailede
barışı sağlayalım, sonra dünyada barış isteyelim. Neler
çektiğimi bir bana sorun…
Satılmış Suskun
Neredesin
Neredesin lütfen bir ses ver. Suya mı gittin, dağın ardına mı
düştün, suyun içindeyken seni inek mi içti,
masal dünyasından nerelere savruldun, tedavülden mi kalktın,
bizler mi küstün, ateşin içine mi düştün,
yanıp kavruldun mu, susuzluktan kurudun mu, neredesin dünyanın en
değerli gülü? Son yıllarda öyle özledik ki seni,
her yer kan gölüne dönüştü. Silah seslerinden
kulaklarımız sağırlaştı. Neredeysen bir ses ver. Sen olmadan dünya
tüm insanlığa zindan oluyor. Haydi barış, neredeysen çık
gel, sana gönül verenleri daha çok üzme!
Barış Sevdalıları
Barış
Öğretmen küçük Temel'i tahtaya kaldırır. Bir ders
önce anlattığı konudan sözlü yapar. Temel'e sorar.
"Barışın tanımını yapar mısın?"
Küçük Temel düşünür.
"Barışın tanımı yoktur öğretmenim."
Öğretmen şaşırır, hiddetlenir, kızar.
"Nasıl olur çocuğum, az önce anlattım…"
"Öğretmenim, siz az önce masal anlattınız. Olmayan şeyin
tanımı olur mu, nerede barış var gösterir misiniz harita
üzerinde…" der küçük Temel.
Gerçeğini Mi?
Öğretmen, sınıfa barışın tanımını sorar. Temel parmak kaldırır. Öğretmen söz hakkı verir.
"Öğretmenim, siz günümüzdeki barışın mı,
masallardaki barışın tanımını mı soruyorsunuz?" Öğretmen, şaşkın
şaşkın Temel'e bakar, bir şey diyemez.
Savaş
Ünlü
Yakalandı
Yeni heyecan, yeni merakımız. Bugün hangi ünlü donlu ya da
donsuz yakalanacak. Vatandaş yemiyor, içmiyor. Merakla bekliyor. Oltaya, yani
kameralara kendini kim yakalattı diye. Yakala, yakala sonu gelmiyor ki, donsuz
yakalamaktan kameralar yalama oldu. Yakalanmaların sonu gelmiyor, derken kameralara en son SSK'lı Hüsami takıldı.
Hüsami'nin donsuz görüntüleri ekranlara yansıdı. Birçok kanal, birbirleriyle
kayıkçı kavgasına girdiler. Hüsami'yi önce biz yakaladık, diye. Hüsami'nin
donsuz yakalanma anını tekrar tekrar izleyicinin gözüne gözüne soktular.
Konuyla ilgili konuştuğumuz Hüsami ise, vatandaşta don mu
kaldı? Kimileri şanına şan, ününe ün katmak için soyunuyor, donsuz yakalanıyor.
Biz işçiler, memurlar- işini bilmeyen memurlar- donumuz olmadığı için
giyinemiyoruz. Medya vatandaştan öyle uzaklaştı ki kıçımızda donumuzun
olmadığını bile bilmiyorlar. Kumarda değil hayat pahalılığında kaybettik
donumuzu, dedi.
İsteyerek mi yakalandınız sorusuna ise, kardeşim benim
şeye, sanatçıya, şarkıcıya, dönmeye, dansöze benzer halim mi var ki isteyerek
yakalanayım, dedi. Üreticinin, esnafın, köylünün de kendisi gibi olduğunu dile
getirdi.
Savaş Ünlü
Büyük Yarış
Kadın eti, kadın bedeni yayımlamakla ünlü gazetelerde
büyük bir yarış başladı Kendine sanatçı diyenler, beni de donsuz yakalayın diye
yırtınırken gazeteler başka bir yarışın içinde buluverdiler kendilerini. Bu
yarış başka yarış, bu heyecan başka heyecan. Yayınladıkları fotoğraflardaki
kadınların donlarını küçültme yarışı, nereye varacağı belli olmayan bu yarışı,
okuyucular ağızlarının suyu akarak zevkle izliyorlar. Küçülme böyle sürerse ilk
olarak hangi gazete donsuz fotoğraf yayınlarsa yarışı o kazanacak. Daha ne
bekliyorsunuz, bu havada iç çamaşırı mı durur fotoğrafta bile olsa. Çıkartın
onu da yarışı kazanın. Abazan, sapık takımı dört gözle -gözlük takmışlar daha
iyi görebilmek için- bekliyor.
Savaş Ünlü
Zenginlik
Dünyanın en mutlu insanları Danimarka'da yaşıyormuş. Mutlu
insan zenginlikle ölçülür. Onların zengin olduğunu hiç sanmıyorum. Zengin
olsalar benzini pahalı benzini pahalı olarak satarlar. En pahalı benzin
ülkemizde. Bu demektir ki en zenginler de bizim ülkemizde. Ülkede fakir makir
yok. Zaten ülkemizde zenginleri seven yöneticiler vardı. Böyle olunca da
vatandaş kendini sevdirmek için zenginleşti. Otobüse binen de, kendi arabasıyla
giden de pahalı benzin kullanıyor. Niçin kullanıyor. Kardeşim yineletmeyin
yahu, ülkede herkes zengin.
Savaş Ünlü
Bir Avuç Fındık
Fındık üreticileri yeri göğü inlettiler. Yolu molu trafiğe
kapattılar. Üretici kan ağlıyor, ürününün karşılığını alamıyor. Üretici
gerekeni yapmış, hem de fındıklar olgunlaşmadan. Hele bir fındıklar
olgunlaşsın, görün bakalım fındık nasıl kırılırmış. Bunu dosta düşmana
gösterecekler. Bir avuç fındık yiyip de
meydanlara bir çıksınlar, kim tutar onları. Hele durun biraz…
Savaş Ünlü
Yeni
Vatandaş arasında yeni bir tahmin yarışı. En iyi tahmini
eden kazanıyor. Bu yarış ne pire yarıştırmaya, ne bul karoyu al parayıya, ne
göğüsten kıl koparıp tek mi çift miye, ne horoz dövüştürmeye ne de deve
güreştirmeye benziyor.
Büyük para kazanmak isteyenler, bu ay petrole kaç kez zam
yapılacak yarışını oynuyor. Büyük paralar dönüyor bu yarışta. Hayde bu ay kaç
kez zam gelecek benzine? Susan değil, söyleyen, tahmin eden kazanıyor. Yarışmaya
gel, haydeeee…
Savaş Ünlü
Lübnan'a Girelim
Sürekli oraya buraya girelim, bu şanşımızı iyi kullanalım
diyen malüm koro. Köşe dönmüş, tamamen dönmüş, ters yüz olmuş, yüzsüzleşmişler
grubu, savaşı turistlik ziyaret mi sanıyorlar. Lübnan'a gidip zamanında kumar
oynadılarsa, kumar oynanacağını mı sanıyorlar. Evet kumar oynanıyor. Hayat
kumarı oynanıyor. Geç yaşlı, çoluk çocuk demeden tüm insanların hayatıyla
oynanıyor. Tüm Lübnan halkı, insanlık dışı saldırılarda yok olurken, gidelim de
gidelim, diye delinin bellediği gibi belleyenleri yollayalım Lübnan'a. Bakalım
gidecekler mi? Bir bildikleri var ki girelim, girelim diye tutturuyorlar. Çok
istiyorsanız önden siz buyurun! Sağ olun, biz almayalım. O Büyük İnsan gibi,
biz yurtta barış, dünyada barış, diyoruz. Aklı selimler.
Savaş Ünlü
Enflasyon
Enflasyon yine aldı başını gidiyor. Enflasyon bu, ne
yapacağı belli olur mu? Olmaz, hem de ona hiç güven olmaz. Atılan sıfırlar
bakalım ne zaman geri dönmeye başlayacaklar. Sıfırlar size sesleniyorum. Adilik
yapıp hep birden gelmeyin, erkekseniz tek tek gelsin. Hayır biz toplu hücum,
toplu müdafaayı seviyoruz, diyorsanız. Gelin, gelin bakalım, neyimizi
alacaksınız ki…
Savaş Ünlü
Tatil
Semali Bey, ilk kez yaz tatilinden zevk almaya başladı.
Tatilde bir gün Kemer'de, bir gün Bodrum'da ya da Antalya'da, Didim'de…
Hayatının tatilini
yaşadığını söyleyen Semali Bey, şimdiye dek çok yanlış yapmışız. Tatil gibisi
yokmuş. Ailece tatil yaşamanın zevkini iliklerimize dek yaşıyoruz. Sakın öyle
pahalı falan sanmayın. Sudan ucuz kardeşim.Size önerim, geçin televizyonun
karşısına, her kanalda tatilde Bodrum, tatilde Kuşadası gösteriliyor. Ailece
giyiniyoruz mayolarımızı. Kendimizi televizyonda gösterilen yerde hayal
ediyoruz Çok sıcak olursa, bir iki damla
su atıyoruz üzerimize. Oh be, keyfe bak! Tatil ne güzelmiş. Bodrum,
Kemer, Antalya bir harika. Bizim gibi dar gelirliler de tatili ancak böyle
yapar. Aç tavuğun kendini mısır ambarında görmesi gibi bir şey. Olsun be, hayal
bile olsa tatil güzel. Ya o tangalı güzeller neye değişilir ki…
Savaş Ünlü
Bunlar Moda
Kendini ihbar edip çıplak yakalatmak. Müstamel sevgili
bulmak. Diskolarda köpük banyosu izlemek, ah ben de yapabilsem diye düşünmek.
Bilerek firikik vermek. Ay ben hacı, hoca torunuyum, demek. Parmak arası
giyinmek. Anadan üryan soyunmak. Yatta yatmak, kayıkçıyla çıkmak, yazın sahlep
içmek. Kafayı üşütmemek için şapka takmak.Çıplak kalmayınca görünmeyecek
yerlere dövme yaptırmak. Köpeğine sokak köpeğinden sevgili bulmak. Kaldırıma
tükürmeyip yola tükürmek. Meydan
okurcasına göğüsleri sallamak…