"Her Sanatçının Hamurunda Egoizm Olmak
Zorunda"
Merhaba Yeşim, dergimizin ilk
çıktığı günden bu yana yazışmalar aracılığı ile
tanıştık. Yapıtlarına birkaç
sayıda yer verildi. Detaylı bir özgeçmişin de
dergimizde yer almakta... Şimdi
ise Nişantaşı’nın neredeyse simgesi olan bu güzel
tarihi yapıtın kenarında (Teşvikiye
camisi) son yıllarda sayısı oldukça artan sokak
kahvelerinden birinde, çaylarımızı
yudumlarken, dergimizin Eylül sayısı için
gerçekleştirmeyi
düşündüğümüz
söyleşinin ilk sorusunu sorayım: Senin
enteresan koleksiyonun var,
okurlarımız da bilsin ister misin?
Evet, okul
öncesi yaşlarda şiir söylemeye başladım.
Henüz okuma yazma
bilmiyordum. Bazen söylediklerimi yakınlarım not ederdi.
İlkokul birinci sınıfta
ve daha sonraki yaşlarda yazdığım tüm şiirlerimi o
günkü el yazımla yazılmış
defterimde saklıyorum.
Şiirle -ciddi
anlamda- ilk olarak ne zaman tanıştın?
İlk şiirim 18 yaşındayken Attilla
İlhan’ın genel yayın yönetmenliğini
yaptığı Sanat Olayı Dergi'sinde yayınlandı. Yine aynı dergide ve
dönemin başka
edebiyat dergilerinde şiirlerim çıktı. Sonra yurtdışına
gittim, uzun süre
hiçbir dergiye şiir göndermedim. Hala da dergilere
çok fazla şiir gönderdiğim söylenemez.
Sanırım yazmayı yayınlatmaktan daha çok seviyorum.
Yurtdışında yaşarken de
şiire dört elle sarıldım. Türkiye’ye
döndüğümde 18-20’li yaşlarda
yazdığım
şiirlerimi “Yanlışlar Şehrinde Randevu” adlı
kitabımda topladım.
Senin "Yanlışlar
Şehrinde Randevu" dışında Liman Yayınları'dan çıkan "Hırsızlama
Aşklar, "Gri Yalnızlıklar", "Portakal Tek Meyve Değildir",
"Başka
Gezegenin İnsanları" ve "New York Blues" adlı dört şiir kitabın daha
var.
Evet, daha
sonraları 4 kitabım daha çıktı. Bu 4 kitaptan
özellikle 3
tanesindeki şiirlerimin tamamı, Londra ve New York’ta yazmış
olduğum şiirlerden
oluşmakta.
Şiir yazma
sürecinden
bahseder misin?
Şiir
yazarken en çok ilham aldığım şeyler, öteki sanat
dalları;
özellikle sinema, resim, mimari gibi. Görsel
ağırlıklı şiirler yazıyorum. Son
dize benim için her zaman çok önemlidir,
vurucu olmasına dikkat ederim.
Şiirlerime isim koymakta zorlanırım. Bittikten çok sonra
isim koyarım.
Türkiye de şiir denildiği zaman
aklına ilk gelen şey?
Türkiye’de
çok köklü bir şiir geleneği olduğuna
inanıyorum ve bununla
gurur duyuyorum. Benim şairim olsun olmasın, tüm şairlere
böyle bir çağda hala
şiir yazma çabasında oldukları için saygı
duyuyorum.
Beraberinde getirdiğin dosyaya
baktık. Sergilerde, içine kırıştırılmış şiir sayfaları
doldurulmuş meyve
sandıkları, Galata kulesinin penceresinden İstanbul’a şiir
yağdırmak v.b. gibi -hemen
aşağıda bağlantılarını vereceğimiz-
bir sürü, çok kimsenin
çılgınlık diyebileceği aktivitelerin fotoğraflar
var. Bunları odak noktası olmak içim mi yapıyorsun yoksa
şiir senin için
(günümüzde) böyle (de) mi sunulmalı?
Akademik
eğitimimi Arkeoloji ve Radyo-TV/ Sinema üzerine yaptım. Şiirin
yanısıra 1996’dan beri aktif olarak
“Çağdaş Sanatla” da ilgilenmekteyim.
Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli uluslararası karma
sergilere katılıyorum. Çağdaş
sanatta da çıkış noktam yine şiir. Disiplinlerarası
çalışmaları kendime yakın buluyorum.
Yazdığım şiirleri 3 boyutlu formlara sokarak sergide izleyenlerle
interaktif
ilişkiler kurmaktan çok hoşlanıyorum.
Gezmeyi
ve seyahat etmeyi özellikle çok seviyorum. Bu
şekilde sanatsal
anlamda daha fazla beslendiğimi düşünüyorum.
Şiir ve Plastik Sanatların yanı sıra
iyi bir sinema, tiyatro, bale izleyicisiyim. Aslında sanatın ve hayatta
birçok
şeyin bir bütün olduğuna inanıyorum.
Şiir bir gözlemin sunuşudur. Şairin
şiirini tekdüzelikten çıkartmak sence nasıl olası?
Hayatın
her alanının içinde olmak ve gözlemlemek bana
heyecan veriyor. Birbirinin
zıttı sayılabilecek yerlerde dolaşırım hep. Bir gün
Beyoğlu’nda -underground
sayılabilecek bir bardayken- ertesi gün
Nişantaşı’nda bir kafede ya da
Eminönü’nde
çay içerken... Arkadaş çevrem de
çok farklı ve çeşitli. Bakış açılarım
da...
İleriye yönelik hayalleriniz
var mı?
Hiçbir
zaman (çok) hırslı bir insan olamadım ama her zaman
çok idealisttim.
Elbette her sanatçının hamurunda
‘’egoizm’’ olmak
zorunda… Önemli olan bunu
zamanla aza indirebilmek. Sonuçta yaptıklarımızı
öncelikle kendimiz için
yapıyoruz ve kendim için bir şeyler yaparken bana yakın
düşüncedeki insanları
da yakalayabiliyorsam ne mutlu bana diye
düşünüyorum. Her sanatçı
(hayattayken)
10 tane hayranı bile olsa dünyanın en mutlu insanıdır bence.
İstemlerin sınırı zok... Hani
su masallardaki soruyu sorsam sana: İlk ikisisini yanıtlama ama
üçüncüsünü
bilmek isterim dersem?
Üçüncü
ya da ilki... Belki de birincisi? Şiirlerimden yola çıkarak
uzun
metrajlı bir film çekmek ya da çağdaş bir dans
tiyatrosunun konusunun şiirimden
yola çıkması.
Yeni bir kitap çalışmaları?
İyi
niyet, sabır ve insanları sevmenin hayatta çok
önemli olduğunu düşünüyorum.
Biraz da tembelliğim yüzünden yıllardır yeni bir
kitap yayınlatmadım. Hâlbuki
yayınlanmamış 100’lerce şiirim var. Yazdıktan sonra dergilere
yollamak ve
yayınlatmak gibi bir derdim yok; genelde benden istenirse veriyorum.
Geçtiğimiz
Temmuz ayında Azerbaycan’da, Azerbaycan
Türkçe’sine çevrilerek
‘’Özlem
Şehirleri’’ adlı bir şiir kitabım yayınlandı.
İçerisinde 50 adet şiirim
bulunuyor. 2007 ‘de de umarım Türkiye’de
yayınlanmamış şiirlerimden oluşan yeni
bir kitap çıkaracağım.
Peki
Sevgili Yeşim. En çok sevdiğin şeyler?
Sanat,
seyahat etmek, sevmek, bir de yemek yemek hayatta en zevk aldığım
şeyler.
Sıcak bir gün, sıcak
çaylar ve sıcacık bir sohbet... Teşekkür
ederim.
Ben de...