-Tüm
göçperestlere-
İlk
söz:
Denize atılan şişe
geri gelmemek gerektir
hedefe ulaşamasa bile
umudun ve isyanın sesidir.
Bakmalar:
Duydum ki gidiyormuşsun
Sen de bırakıyormuşsun İstanbul’u
öyleyse dostum
madem gidiyorsun
ve benden çok daha iyi biliyorsun
lekesiz bir güneş gölgelenince
kalbe düşen sır
çözülmüş bir yaşamaksa eğer
ardına bakmamak düşer bizlere.
Ben:
Gözlerinde yıldızlarla bakarsın sen hayata
saçların hakaretler karşısında direngendir
intizamsız bir ordudur yüreğin
biliyorum benim yerim ayrıdır orada.
Tereddüt:
Yaşamayı bir düşe benzettin de
ben güvercini oluverdim o düşün
sen künde üstüne künde
sakın bir daha düşünme
düşünmek
tereddüt etmektir
senin ifadenle
“diken çiğnemektir.”
Evde:
İşte annenin eli öpüyor dudaklarını
kardeşinin yanakları
ölüm rengi bir beyaz dolaşıyor odanın
içerisinde
sen hiç tasa etme
kolay unuturlar
ölüm bu kadar zor görünse bile.
İstasyona giderken:
Etraf kalabalık ama yalnızsın
hem de hiç olmadığı kadar
her şeyi bir defa daha görmeli
bir defa daha dokunmalısın
tekerlekler tarihini çiğniyor
biliyorum göçperesti yaşamak
yazmaktan çok daha zor
elinde bir şiir var
uzaklardan bir destan
nasıl bildim ama
değil mi ki doğudan?
Rüya:
Mavi saçlı bir çocuktun sen rüyamda
bir kamyon hırıltısıyla getirirdin güneşi her sabah
denizin hıçkırıklarını duydum sen arkanı
dönünce
o mısır yediğimiz Beşiktaş sahili
ağlıyordu sen dönmeyeceğini söyleyince.
Gerçek:
Allahsızın duvarına çarpan çıplaksine
kirli bir itiraf sararsa etrafını
zayıf ama dosttan zayıf ama
mektuplar bulanmıyorsa inanç boyasına
sen anlarsın vahamet-i ruhiyemi
anlar ve ağlarsın bilirim
seversin beni köylünün toprağa
hasreti gibi
aynada gerçeği ararken buldumsa seni
öyle bırakacağım
seni ham şiirin mayasına bulayacağım
hakperestim öyleyse
sonsözüm es olmalı ilk sözüme.
Son söz:
Denize atılan şişe
geri gelmemek gerektir
hedefe ulaşamasa bile
aşkın ve şiirin sesidir.
*Bu şiir H@vuz Yayınları'nın 2003 yılında düzenlediği ve
sadece
yabanda yaşayan 126 yarışmacın katıldığı yarışmada 2.lik
ödülü almıştır.