SELAMAT JALAN, PRAM!
Çok
gezen mi bilir, yoksa çok okuyan mı? Bu soruya
şöyle bir cevap
verilebilir: Ne okuduğuna, kimi okuduğuna bağlı olarak çok
okuyan daha çok
bilir. Bazı yazarlar vardır ki size toprağı anlatırlar. Yaşadıkları
toprakları,
bu toprakların üzerinde kendileriyle yaşayan insanları, o
topraklarda
yaşananları… Toprağı ve yaşamı… Bu yazarlar
öyle ağdalı cümleler kurmazlar,
ancak daha ilk satırdan itibaren sizin elinizden tutarlar,
önce o topraklara
götürürler, sonra boyut değiştirip zamanda
yolculuğa çıkartırlar. Eğer iyi bir
yol arkadaşı olursanız, sizi kendileri gibi, sizin gibi, sıradan
insanların
beyinlerine ve yüreklerine
götürürler. Bu yazarlar toprağın, yaşamın ta
kendisidir. Çok da bonkördüler.
Herşeylerini sizinle seve seve paylaşırlar.
Böyle
bir yazardı Pramoedya Ananta Toer. Endonezyalıydı o. Bu
ülkenin
nerede olduğunu bile bilmeyenlerin, Bali’yi sadece bir turizm
merkezi
sananların, Java’yı sadece bir programlama dili
zannedenlerin, hele hele
okyanus kudurup da dünyanın adaletsizliğini suratımıza
vurduğunda timsah
gözyaşı dökenlerin dünyasında hiç
yer almadı Pram. Adaletsiziği
sıfırın altında yaşadı ömrü boyunca, ama
prensiplerinden vazgeçmedi, karanfil sigarasından bir fırt
çekip yazmaya devam
etti. Endonezya’ydı o…
Pramoedya
Ananta Toer’u, ya da Endonezyalıların ve Endonezya havası
solumuşların deyişiyle “Pram”ı,
geçtiğimiz günlerde kaybettik. 81 yaşında,
Cakarta’nın 50 kilometre güneyindeki Bogor Kenti'ne
bağlı Waringin Jaya
Köyü'ndeki evinde hayatını kaybeden Pram, ardında
eşi,
9 çocuğu ve 16 torunu ile
birlikte Türkçe dahil 41 dile çevrilmiş
50’nin üzerinde kitap bıraktı.
Pram’ın
hayatı mücadeleyle geçti. 1925 yılında Java
adasının orta
kısımlarındaki Blora’da doğduğunda Endonezya bir Hollanda
sömürgesiydi.
Edebiyatla çocuk yaşlarında tanışan ve ilk hikayesini 22
yaşında yayınlayan
Pram, 2. Dünya Savaşı yıllarında Japon işgalini de
gördü. Sömürgeciliğe, işgale
ve baskı düzenine karşı tepki, daha o ilk yıllardan itibaren
Pram’ın
eserlerinde kendisini göstermeye başladı. Bir yandan siyasetle
de uğraşan ve
“Indonesia Merdeka”, yani Özgür
Endonezya fikrini savunan Pram’ı Hollandalılar
2 yıl hapiste tuttular. Ancak 1949 yılında Endonezya, Sukarno
liderliğinde
bağımsızlığını ilan edince Pram da
özgürlüğüne kavuştu. En azından bir
süreliğine…
Endonezya,
artık “Merdeka” idi.
Özgürlük gelmişti, ancak Pram mutsuzdu.
Takımadanın göklerinde artık kırmızı-beyaz bayrak
dalgalanıyordu, ancak yine de
insanlar sokaklarda aç geziyorlardı. Bunca yıllık
mücadele, çekilen acılar,
yapılan fedakarlıklar, bağımsız Endonezya Cumhuriyeti’ni
getirmiş, ancak
istedikleri refah seviyesini, adaleti ve sosyal eşitliği getirmemişti.
O halde
yapılan iş yarım kalmıştı. Devrim devam etmeliydi!
Pram’ın
tüm eserlerinde ülkesinin sosyal yaralarını,
sokaktaki insanın ıstırabını
ve yarım kalan devrimin sonuçlarını
görüyoruz. Bu dönemde Pram, tarih ve
siyaset üzerine de yazdı, Endonezya’nın sorunlarının
kökenlerine inmeye çalıştı
ve Sukarno’ya da desteğini hep
sürdürdü.
Derken
yıl oldu 1965, yani Avustralyalı yazar Christopher Koch’un
meşhur
romanında anlattığı “Tehlikeli Yaşamanın Yılı”.
Önce ordudaki sol görüşlü
subaylar bir darbe girişiminde bulundular, sonra General
Suharto’nun
liderliğindeki sağ görüşlü subaylar karşı
bir darbe yaptılar. Ya da en azından
anlatılan bu. 30 Eylül gecesi neler olduğu hala belirsizliğini
koruyor, ancak
sonuçta Sukarno devrildi, Suharto başa geçti ve
olaylardan sorumlu tutulan
Endonezya Komünist Partisi üyeleri teker teker infaz
edildiler. Sadece onlar
mı? Bir milyona yakın sol görüşlü
işçi, çiftçi ve aydın, bu
“av”ın kurbanı
oldu. Pram’ı ise mahkum ettiler ve 14 bin kişiyle birlikte
Endonezya’nın
doğusundaki bir adaya, Buru Adası’na kapattılar.
Pram,
14 yıl boyunca Buru’da kaldı. Diğer mahkumlarla birlikte
elleriyle
kazıyarak toprağı işledi, kendi yatacağı yeri kendisi inşa etti. İlk
yıllarda
birçok arkadaşı dayanamadı ve hayata veda etti. Pram, yazı
yazamasın diye ona
kağıt ve kalem bile vermediler. O da kafasında yazdı.
“Minke” isimli bir gencin
Endonezya’nın 19. yüzyıl sonlarındaki
sömürge yıllarından başlayarak hayatını
anlatmaya başladı. Yazı yazamadı ama her gün mahkum
arkadaşlarını yanına
topladı ve tefrikalar halinde Minke’nin dünyasını,
Java’yı, Endonezya’yı, tüm
güzellikleri, acıları, sıkıntıları ve umutlarıyla anlattı.
Yıllar
sonra, artık acıdıklarından mıdır, yoksa bu büyük
değerin farkına
vardıklarından mıdır bilinmez, Pram’a bir daktilo verdiler.
Pram, 1979 yılında
serbest bırakılmasına kadar Buru’da 8 kitap yazdı. Bunların
içinde en çok
tanınanı ise Minke’nin hikayelerini anlatan “Buru
Dörtlüsü” oldu.
1979’da
Cakarta’ya dönen Pram’ı 1992’ye
kadar da ev hapsinde tuttular. Ama
o yazmaya devam etti. Kitapları Endonezya’da yasaklanırken,
tüm dünyada geniş
kitlelere ulaşıyordu. Yarım kalan devrime bağlılığını
sürdürdü. Bu büyük
ülke,
bu güzel insanlar, yaşadıklarını hak etmiyordu.
Pram’ın feryadına tüm dünya
kulak verdi. Ona göre Sukarno’dan sonra
ülke hep yetersiz yöneticilerin elinde
kalmış ve bu nedenle yapması gereken atılımı
gerçekleştirememişti. Endonezya
bunu gerçekten hak etmiyordu.
Suharto,
1998’de devrildi. Pram
gülümsedi: “Ben kazandım. O
gitti.” Sonra günümüzün
Endonezya’sına baktı ve
sordu: “Peki, gerçekten bir şey değişti
mi?” Hayatının son günlerine kadar
Endonezyalı gençlere seslendi: “Devrim
henüz tamamlanmadı. Yapacak çok işiniz
var.”
Pram,
Güneydoğu Asyalı yazarlar içerisinde Nobel Edebiyat
Ödülü’ne en yakın
isim olarak gösteriliyordu.
Ne yazık ki
buna ömrü yetmedi. O kadar mütevazı, o kadar
“bizden biri”ydi ki, Nobel
Ödülü'nü
kazanırsa ödül parasını ne yapacağı sorulduğunda
“Çocuklarıma ve torunlarıma
vereceğim. Ancak belki o zaman yakamdan düşerler”
diyordu.
Hepimize
olmuştur, hayatta bir ışık yakalamak, o ışıkla hem ısınmak hem de
aydınlanmak; ama
sonra birden
kaybedivermek, yavaşça sönüp gittiğini
hüzün ve pişmanlıkla izlemek. Okuduğunuz
satırların yazarının başına da bu Cakarta’nın sokaklarında
geldi. Kampungların
arasında, Ciliwung Nehri’nin kenarında buz kesen tropik
soğuğunu, günortasının
zifiri karanlığını yaşarken onun elinden tutan Pram olmuştu. Ruhu şad
olsun.
Selamat Jalan: İyi
yolculuklar (Endonezyaca)