Her
solukta olmasa bile
Hiç
olmazsa, her on iki adımda bir
Buluşuyordu
akreple yelkovan.
Her
on iki adımlık sayımda çarpıyordu iki deli
gönül
Başka
tellerden çalan.
Her
on iki adımda buluşuyordu iki el
Biri
diğerini ısıtmaya,
Diğeri
de birini;
Kimbilir,
Sıcak
düşlerinde avutmaya çalışan.
Sesle
saat gibiydiler bazen,
Sabiş
Teyze’nin anaçlık edasıyla
Çocuğunu
tez elden uyutmak için kulağına fısıldadığı,
Köprüde
dayılanan iki keçinin „inat masalı“ var
ya;
Dar
bir geçitte buluşmuş sanki iki körpe can.
Her
iki yürekte bir kaygı bir telaş
„Düştüm
düşecek“
Düştüm
düşecek
Yıllardan
iki bin altı
Bir
gece sessizliğinde aylardan Nisan? Yirmi altı
Karanlıklar
kol geze dursun yorgun beyinlerde
Bir
telaş... Bir hezeyan.
Düşüyor...
Düşüyor
Küüütt!
diye birdenbire yürekten
Koca
bir heyecan.
Bazen
de sanki ilk kez bir araya gelmiş,
Varsayın,
Bir
kanunla bir kaval.
Sazla
bir keman.
Biri
“do” ile başlarken çalmaya
Diğerinde:
“mi”
Farkı
elbette belli, belli ama;
Heyecanlar
birbirine inat mi inat!
Duvardaki
akrep ve yelkovan gibi.
Yürekler,
tahta döşeme köhne bir salon misali,
Bir
tik… Bir tak…
Bir
tik… Bir tak…
Adımlar
sanki kararlı
Eller
tetiğe uzanmış, gözler namluda.
Sanki
o an her şey koptu kopacak
Dedik
ya yıl iki bin altı, günlerden Nisan yirmi altı
Bakışlar
kadar
Gitgellere
konu sözler bir o kadar sır dolu...
Çöz
çözebilirsen şair bozuntusunun
sözlerindeki gizemi...
Çöz
çözebilirsen, güne selam duran
Havada
kol gezen boz bir ölüm sessizliği…
Kemancı
“sol” diyor
Kavaldan
bir “si”,
Saz
ağır bugün, kanunun telleri yorgun.
Söyleyecekleri
topu topu bir çocuk şarkısı oysa,
Tıpkı
Sabiş Teyze’nin “ses”inde kaynak bulan
Birlikte
ses bulup, yoğrulan,
Boy
bulup yol alan, yalın, yalnız ve umarsız bir sevgi.
Sevgiye,
uyuma uzanan
Sesler,
ayrı telden çalsa bile
Bakmayın
siz,
Sesten
belli,
Ben
inanıyorum,
Nerede
görülmüş
Gözlerin
yalan söylediği...
Yürekler
kıpır kıpır,
Bu
dünyada olmasa bile,
Hiç
olmazsa, her on iki adımda,
Sesle
saatin
Bir
keman ile kaval
Bir
kanun ile saz gibi,
Dönüp
dolaşıp
Hep
bir olmaktı özlemi.
Bir Kum Saati Gibidir Düşle Yaşamak Dediğin
Şiirsel bir öykü
Anlatı / Dinleti
Kitap + 2 CD
ISBN 975-6862-18-1
Gül Yayınları
Mehmet Canbolat'ın bu yapıtını Ankara'dan İstanbul'a
birlikte yaptığımız uzun araba yolculuğunda dinledim. Uzun yolu kısalttı. Şiir,
öykü, anı, anlatı kırması bir örgü bulmuş yazar. Gerçek yaşantıları ve olayları
araştırırken, düşlere, düşlemlere dalıyor. Doğrudan söylemin içine çoğu ortak
renkli resimler, imgeler katıyor. Sonuçta ortaya Mehmet Canbolat'a özgü bir
metin çıkıyor ve yine kendine özgü yorumuyla sese, müziğe dönüşüyor. Yoğun bir
duygusallık sergileyen bu metin, insanın ortak duygularıyla yakalıyor
dinleyeni. Yakın tarihin ortak yaşanmış olaylarını ve kişilerini anıştırıyor,
onları bir kez daha düşünmeye yol açıyor.
üksel Pazarkaya
|