Derin uçurumlardı çizdiğim
Hasretin rehinken avuçlarımda
Bir akşam daha iniyor işte
Sabrımın boy boy sıralanmış mezar taşlarına
Ağırlığınca düşsün ömrüm
Göm gitsin artık
Duyarsızlıklarına
Geceler nasıl da uzun
Oysa ki mevsimlerden henüz ilk bahar
Unutmam mümkün mü seni
Unutsa bile baharı
Güzelim tomurcuklar
Ben sıkıntı büyüttüm bu kentlerde
Dövülmüş demir gibi yüreğim
Sanki ipini kopartmış bir kayık
Gider gider kayalara çarpar
Bu toprak dayanamaz gülüm
Görürsün
Görürsün yakında beni kusar
Günlerden hangi gün
Aylardan ne
Bir garip kuş öterken penceremde
Anadolunun gönüllere serptiği bereket nerede
İnsan topraksız
Toprak insansız bu gurbet ellerde
Ve ben alnımı yasladım her gece
Sensizliğime
Parmaklarımı daldırıp saçlarıma
Bu ömrüm dedim işte
Bu da kara sevdam
Dökülün şimdi
Haydi dökülün kucağıma
Suskunluklar damarlarımdan sökülür
Akar
Kuşatılmış mülteci gecelerime
Kahkahalar karşı camlardan fışkırırken
Ellerim pencere demirlerinde
Vurulmuş soğuk bir mühür
Nicedir esrik gülümsemelerime
Önümde zemheriye bandıran gece
Yüreğime firar etmiş bir efkar
Sözlerin ulaşmıyor
Gözlerimde tütüyorken
Dev bir infial
Bu gece de kaldırımdaki şarapçılar
Miskin ve sünepe köpekleriyle
Bana
Acıyarak el salladılar.
Kod Adı Karabasan
Belge Yayınları
Türkçe/128 sayfa
2. Hamur/ Ciltsiz/ 13 x 20 cm
İstanbul, Şubat 2006
1. Basım
ISBN: 9753443471