Ruhi Su’nun ölüm
yıldönümü vesilesiyle herkes bir şeyler
söylüyor; herkes bir şeyler yazıyor.
Bazıları, Ruhi Su müziğini onun siyasi duruşundan, onun siyasi
bakışından
ayırarak, sözüm ona,
”üzüntülerini(!) ifade
etmektedirler. ”Ne güzel türküler
söylerdi!” diyerek, soyut
ve anlamsız
bir ”üzüntü” dile
getiriliyor. Buna izin vermeyelim. Vermeyeceğiz. Zira Ruhi
Su, yalnızca mükemmel bir ses ve derin müzik bilgisi
değil, o aynı zamanda
burjuvaziye korkular salan bir komünistti! O komünist
olarak hapse, sürgüne,
işkenceye meydan okudu. Komünist olarak,
türkülerinde sevdanın ve kavganın sesi
oldu.
Ruhi Su, 1951
yılında başlayan Türkiye Komünist Partisi (TKP)
tevkifatı nedeniyle tam 5 yıl
cezaevinde, hücrede tutulmuştur. Ama
o
başta işçi sınıfının ve ezilen Anadolu halklarının sesi
olarak, burjuvaziye
hücresinden meydan okumuştur:
”Mahsus
mahal
derler kaldım zindanda
Kalırım kalırım
dostlar yandadır…”
”Dirliğim düzenim
dermanım canım
Solum sol
tarafım imanım dinim…”
diyerek, en zor koşullarda, ”inanç,
kavga ve direniş” çağrıları yapmıştır.
Cezaevinden
daha
inançlı, daha kavgacı ve dirençli olarak
çıkan Ruhi Su, bir ara, ”Bas-bariton
Ruhi Su Türküler
Söylüyor”
adıyla radyo
programları yapmaya başladı. Yaptığı proğramlarıdan birinde,
Serdari’den
söylemiş olduğu aşağıdaki türkü
yüzünden
görevine son veriliyor:
”Serdari halimiz
böyle n’olacak
Kısa
çöp uzundan
hakkın alacak
Mamurlar yıkılıp
viran olacak
Akıbet dağılır
elimiz bizim.”
Yüreğine
yerleşmiş
devrim coşkusuyla Ruhi Su, Anadolu
halk
müziğinin gelişmesine çok büyük
katkılar sağlamıştır. 1975’te Dostlar Korosu’nu
kurarak çok sesli müziğin gelişmesi
yönünde de öncü olmuştur.
Sanatçı çağın
tanığıdır, diyoruz. Ruhi Su’da budur.
1977 1 Mayıs katliamında, o dönemin tanığı olarak Ruhi Su,
katliamcılara
şunları haykırmıştır:
”Şişli
Meydanında üç kız
Biri
Çiğdem biri
Nergis
Vuruldular
gübegündüz
Sorarlar bir
gün
sorarlar”
”Sabahın
bir sahibi
var
Sorarlar bir
gün
sorarlar
Biter bu dertler
acılar
Sararlar bir
gün
sorarlar.”
Ezilen
Anadolu
halknın sesi olan Ruhi Su, alevi müziğin yaygınlaşmasında da çok
büyük katkıları olmuştur. Başta Pir Sultan
olmak üzere diğer alevi ozanlarının deyişlerini okumuş ve
yorumlamıştır.
”Benim kâbem
insandır
Kuran da kurtaran
da
İnsanoğlu
insandır..” diye
seslenen Ruhi Su,
kitlelere de şu öğütü haykırmıştır:
”Dostlarım,
kardeşlerim, canlarım
Kaldırın
başlarınızı
Suçlular
gibi
yüzümüz yerde
Özümüz
darda durup
dururuz
Kaldırın
başlarınızı yukarı…”
12
Eylül 1980’de
yönetime el koyan faşist cunta, Ruhi Su’ya pasaport
vermeyerek, onun
yurt-dışında tedavi edilmesini engellemişti. Bu bağlamda Ruhi
Su’nun ölümünden
12 Eylül generallerinin de payı olduğunu unutmamak gerekiyor.
20 Eylül 1985’te
ölen Ruhi Su’nun cenaze törenine
onbinlerce,”Ruhi’ler ölmez!”
sloganlarıyla
katılmış, cenaze töreni büyük bir yığınsal
eyleme dönüşmüştü…
Evet;
Ruhi Su bir
komünist ozandı. Komünist olarak hapse,
sürgüne ve işkenceye gitti. Komünist
olarak, ”Ruhi’ler ölmez!”
sloganlarıyla aramızdan ayrıldı.
Ruhi
Su fiziki
olarak aramızdan ayrıldı, ama o sesiyle, müziği ve
komünist bakış açısıyla
sel oldu ve sel gibi
Anadolu’da çağlayarak
akıyor. Akacak!
Ruhi Su, Hasan
Dağıdır. Hasan Dağı gibi, dimdik aramızda, Anadolu’dadır!