Nerede başlar nerede biter bu yol
İnsan neresindedir yalnızlığının..?
Göğsümde bir yığın saçların
Yatıyorsa eğer
Bir isyan daha çıkartmıştır içimde
O kandan şaraptan süzülmüş bakışların
Sonbahar gitti ellerin nasır tutmuş avucumda
Geceler uzun, nöbetler soğuk, sesler taş
Çırpınır dağ köyleri, elektriği kesilmiş bu
cadde
Her yolculuk çocukluk gibi sefil bir hüzün
Almış gövdemizi koymuş yüreğe gidiyoruz
Yol hepimizden isabetsiz, her ayrılığa uygun
Hepimiz bir ara yol kadar kısa
Ve tedirgin bir akşam uğultusu
Ölü bir sözün mahrumiyetinden olma suskular
İncecik nergis kanatlarıyla uçmadan vurulmuş
Biz çocukken sıkardık bu sapan lastiğini
Ne geziyor amcaların elinde kızgın
Sesimde bir yığın nefesin
Tütüyorsa eğer
Bir deniz daha kurutmuştur içimde
O candan, ciğerden öptüğüm dudakların
Şimdi bir nehir tutulmasıdır yüzünün limon
akşamı
Bırakıyorum göğe ellerimi seni tutuyorum
incecik bileklerini
Sınıfta kalmadın sen, sınıf zaten çürütmüştü
seni
Kimliklerimiz leş, ateş, uyruğu yemin
Ama yemini yok yeniden dirilmenin!
Parlamazsa bedava ey benim aynı kaburga
kemiğim
Parlamazsa bedava bu kibrit çöpü, ama sen de
yak!
Terimizdeki isyana mühürlü ne varsa yak!
Hangi anne eli bu kadar merhametliydi bir
tende
Ben sana hüznümü bağışladım sen bana çoktan
gittin
Gittiğin yerler oldum kâr etmedi.
Kar olsaydım kalbine
Can olsaydım tenine ne çıkar
Gittin ya
Sokaklar yağmadan, talandan ve çokluktan kalma
Yaran yarama yadigâr
Her ölümü seni doğurmak bildim ve sustum
Oysa bütün ölümler kardeş olmalı
Ey öfke
Sen nelere yeniksin…
Gök yarıldı, bulut darıldı, gece sarsıldı
Ben şimdi caz dinliyorum insanlığa bir müjde
katıyormuşum gibi
Caz diye yanıyor her yazmada ciğerim
Dünyanın beyni sulandı gül gerek
Gül
Gerek
Namluya…
|