Hırsızlar!
Dünyayı
çaldılar. Ben gördüm.
Onlar yaptı;
Kafadanbacaklar. Hırsızlıktan
vazgeçmezler hiç.
Evrensel
Ruhyasa'nın 'Karma maddesi 2.
paragrafı'na göre gezegen hırsızlığı en
büyük suçlardandır. Failler yakalanıp
Galaksilerarası Adalet Komisyonu'na teslim edilebilirlerse, cezaları,
çıkış
izni alana kadar Arafüs'te kalmaktır. Hiç
çıkamayan da olur. Hırsızlık
suçlarının nitelik ve niceliğine göre farklı
cezalar biçmiştir yasa koyucular:
Bireysel tekamül çemberinin başlangıç
noktasına geri dönme; boyutlararası
tünellerde bedensizlerin yardımı olmaksızın haber getirip
götürme; güneşlerin,
gezegenleri çevrelerinde teklifsizce
döndürüp duran manyetik alanlarını koruma
kalkansız tamir etme; evrenin uydu konmaz astroid geçmez bir
köşesindeki Lemuga
Galaksi'sine ait Sirantus gezegeninin hala Alt-Silüryen
çağında varlık gösteren
kaba ruhlarını kısa zamanda hoyratça tükettikleri
bedenlerinden çıkarıp yeni
bedenlere taşıma işleri gibi. Bunlar da eğlenceli işler olmasa gerek
ama
gezegen çalmanın karşılığı değil şüphesiz.
Gezegenler de üstlerindeki tek veya
çok hücreli yaşam formları gibi can dolu
varlıklardır. Taşıdıkları milyarlarca
ruhtan kısmen sorumlu oldukları da göz önüne
alınırsa Arafüs cezası zannederim
yerindedir çünkü hiçbir ruh,
herhangi bir boyuta ait olmadan yaşamaya uzun
süreler katlanamaz.
Uğursuz olaya
tesadüfen tanık oldum. Uçsuz
bucaksız Çin'in beş kutsal dağından birine sessizce kurulmuş
tapınakta. Rahip
olabilmek için girmem gereken son bir sınav kalmıştı: İlahi
sırların kalbimde
bin yapraklı lotus zarafetinde açılmasını sağlayacak Yedi
Merdivenli Doğuş
Sınavı. Bu sınav da kolay değildir elbette ama bu aşamaya kadar gelmek
çoğumuz
için daha zordur dile kolay; tapınakta gece
gündüz, yaz kış demeden birbirinden
meşakkatli bin bir eğitimle yirmi yıl geçirmek... Yirminci
yılın sonunda
girdiğimiz bu Yedi Merdivenli Doğuş Sınavı'nın her basamağı en ilkel
güdülerden
en saf hislere, en temel hesaplamalardan en karmaşık akıl
yürütmelere, adayın,
varlığının her katında çıplak kalmasına yönelik
sınamalar içerir. Egonuzdan
yüklü miktarda kurtulup içten bir
alçakgönüllülük edinmeyi
öğrenememişseniz
tuzaklara kolayca yakalanıp rahip olma hakkından men edilirsiniz.
İkiyüzlü
Kırmızı Oda, Turuncugiymiş Tilki Odası, Gruha Odası, Pagamidam Anahata
Odası ve
İlericennetçiçeği, Visnumaya Mavisi Koridoru,
Tepegöz Buddha Salonu, Gerçeğin
Sessiz Mor Kanepesi... Üstelik iş, her basamağı birbirinden
kurnaz dünyevi ve
uhrevi tuzaklarla örülü bu sınavlar
merdivenini geçtikten sonra da bitmez....
Başka bir sınav olmasa da önünüzde hala,
yedi ay boyunca her gün ters nefes
tekniği eşliğinde yapılacak Ejderha Oturuşu ve aslında basit bir
formaliteden
ibaret olan tek gecelik Uçan Lotus Meditasyonu vardır.
Tüm bu basamaklar
elbette pek zorludur ama unutmamak gerekir ki şafağı
söktürdüğümüz her sabahtan
ayı yükselttiğimiz her akşama şevkle ve kararlılıkla
yaptığımız çigong ve taiçi
çüen egzersizleri sayesinde biz, rahipliğe
yaklaşmış adaylar, henüz aday olsak
da sıradan farkındalıkların çok ötesindeyiz.
Bunca
zahmetine rağmen yine de rahip olmak
istemem -rahiplik kelimesini, İsa'yı mesih kabul etmişlerin kullandığı
anlamda
değil de, 'bilge ruh' anlamında kullandığımı herhalde fark
etmişsinizdir-
soyağacımızın taşıdığı o görkemli yükten
kaynaklanıyor. Biz Çinliler
köklerimize çok bağlıyızdır, duymuşsunuzdur:
Çoğumuzun evinde detaylı bir
soykütüğü bulunur. Kendimizi birine
tanıtırken sizin yaptığınızın aksine,
soyumuzun adını kişi adımızdan önce söyleriz. Ben de
kendi soyumla gurur
duyarım, önemli sebeplerim de eksik değil. İşte bu sebeplerden
birinin ışıltı
hikayesi:
Hanedan
Yung-Cheng döneminde Mançuryalılar,
Çin'in en ünlü manastırı Shao Lin'e bir
baskın düzenlemiş. Manastırda yaşayan
Çinli rahiplerden biri, asırlardır özel
sandukasında korunagelen kutsal
yazmaların Mançular'ın eline geçmesini
önlemek için ateşe vermiş koca
manastırı. Pek çok savunma sanatı ustası rahip son nefesini
vermiş, pek çok
değerli eser kül olmuş. Yangından sonra yaşananlar
için farklı şeyler söylenir;
biz şu hikayeyi anlatageldik: Bu korkunç
olaydan kurtulan bir avuç
rahip Çin'in dört bir köşesine
dağılmışlar. Kül olmuş Shao Lin'in tek rahibesi;
gelmiş geçmiş en iyi
dövüşçülerden Ng Mui da
katliamdan kurtulup gizli
tapınaklara yerleşenler arasındaymış. Ng Mui artık rahip kardeşlerinin
desteğinden uzak, bir başına kaldığından, kendisini
Mançular'dan
korumak için şimdiye kadar öğrendiğinden daha
farklı, daha ileri bir dövüş
sistemi bulmak zorunda olduğunu hissetmiş; yapmış da. O güne
dek uygulamakta
olduğu Shao Lin stilindeki duruşlardan daha esnek duruşlarla hafif,
seri
adımların hakim olduğu yeni bir tarz yaratmış. O, titizlikle
seçtiği yetenekli
öğrencilerine öğretmiş bu yeni stili, onun
öğrencileri başka yetenekli
öğrencilere, böylece sürüp gitmiş
zincir kuşaklar boyu... Derken uzun bir liste
oluşmuş; Güzel Yin Wing Tsun, Kızıl Gemi Takipçisi
Wang Sho Bo, Uzunsopa Leung
Tin Yee, Tahta Adam Wah Po, Rakipsiz Büyük Usta Tin
Yang Wu Man en ünlülerinden
birkaçının ismi. Rakipsiz Büyük Usta Tin
Yang Wu Man hakkında anlatılanlar pek
çok. Benim favorim, yirmi eğitimli
dövüşçünün her yolu
deneyerek onu bir parmak
boyu bile hareket ettiremediği Büyük Ayı Duruşu'yla
ilgili olanı. Belki
Rakipsiz Büyük Usta Tin Yang Wu Man'ı bilmezsiniz ama
eğitimini yarıda
bırakarak Amerika'ya göçen öğrencisi Bruce
Lee'nin ismini duymuşsunuzdur. Bu
parlak ve onurlu geçmişte bana düşen paysa,
Rakipsiz Büyük Usta Tin Yang Wu
Man'ın büyükbabam olmasıdır.
Fikri Haklar Koordinasyon Merkezi Sahibi, Sayın
Nermin Mollaoğlu'na birbirinden değerli
yazarları ve yapıtlarını dergimize kazandırdığı için
teşekkürür ederiz.
İletişim:
KALEM
Fikri Haklar Koordinasyon Merkezi
Moda Sivastopol Sok. No: 3/11
34710 Kadıköy / İstanbul / Turkey
Tel.: +90 216 450 15 62
Faks: +90 216 450 29 23
E.Posta: info@kalem.web.tr
Web: www.kalem.web.tr
|