Cenk Koyuncu (1967-2006) 

Cenk Koyuncu: 27 Haziran 1967, İstanbul. 1992’de eski’Z dergisini çıkartanlar arasında yer aldı. Bir dönem YKY kitaplık    dergisini yönetti, TV2 Okudukça programı metin yazarlığını yaptı. Hâlâ yayınına devam eden Son Kişot dergisini kurdu… Çeşitli dergilerde ürünlerini yayınlamaya devam ediyor... 

Yapıtları: KUVVE’den FİİL’e/Reşit İmrahor/Haz: Cenk Koyuncu, Mitos yayınları, İst/1993, OTOBEN, Altıkırkbeş yayınları, İst/1994 YÜZ’de YÜZ, Sel yayınları, İst/1996, SONA VEDA, C Yayınları, İst/2002.


ÇEŞİTLİ AĞ SAYFALARINDAN CENK İÇİN

Son Kişot  (http://www.radikal.com.tr)

'Bu ayrılık bize ölümden beter/ Geçti dost kervanı eyleme beni' diyor o siyah türkü. Rengini göçten, ayrılık ve ölümden alan bütün türküler gibi, geçmiyor, dilde kalıyor. Her an siyah gözyaşlarına eşlik etmek üzere dilden dökülecek siyah kelimelerin toplandığı kopkoyu bir keder olarak. Olmasaydı. Geçen dost kervanı, siyah makamında bir göç kervanı oldu çok zamandır. O kervanın göçüne Atıf Yılmaz ve Erdal Öz'ün ardından Cenk Koyuncu da katıldı. 'Tutunamayan' kardeşim daha 38 yaşındaydı. Daha...

Şimdi siyah bir ırmak gibi akıyor hatıralar. Kara geceden çıplak gündüzlere, puslu yalnızlıklardan 'sona veda'ya. Hepsi çağrılmış gibi alesta duran, hafızayla alay edercesine bir işgal ordusu gibi dört koldan sökün eden hatıralar. Gidin biraz demenin yararı yok. Gitmezler, gözyaşlarıyla beslenen yaratıklar gibi paylarına düşeni almak isterler. Doymak bilmeyen oburların masayı beklediği gibi, hatıralar da birer kelimeden fazlası olmak için yazıyı bekliyorlar. Kırık dökük, dalgın, dargın bir yazıya girerlerse, belki o zaman rahat bırakırlar beni. Yazmayacağım sizi hatıralar, öyle çoksunuz ki! Yitik zamanın güzelliğinde Cenk'le başbaşa bırakın beni.

Kaç kişinin farkında olduğunu umursamadan, kendini tümüyle şiire adamış hayatlar vardır. Eskinin, yani vefa ve bağlılığın örnekleri olarak, bir 'fedai' kimliğinde adanmanın soyluluğunu, erdemini ve güzelliğini yaşatırlar şiire. Kendilerine değil, başkalarına adanmış bu yaşamların bize umutsuzca öğretmeye çalıştıkları bir tek şey vardır: Saygı duymak. 'Fedai'ler azdır ama, onların yaşamları ve yapıtları, kadri bilinmemiş neler varsa bu hayatta, onların bir saygı geleneği içinde kuşaktan kuşağa geçmesini sağlarlar. Gittikçe artsa da yalnızlığımız, kimsesizlerin kimsesi olmayı üstlenenler bir bir çekilse de bu oyundan, belki onların yaptığına ihtiyacı olan ve artık bir azınlığa dönüşmüş bulunan 'ihtiyaç sahipleri'ne ulaşırlar. Sevilsinler, anlaşılsınlar, takdir edilsinler kaygısıyla değil elbette, sadece kendilerine emanet edildiğini hissettikleri bazı değerleri birkaç 'başka'sına aktarmak kaygısıyla üstlenirler bu ağır ve yorucu görevi.

Cenk Koyuncu da bir 'vazifeli'ydi. Vazifesi 'diğerkâm' olmaktı, yeni dille 'özgeci' olmak. Kendinden önce başkalarını düşünmek ve bu uğurda yaşamaktan başka bir işi olmayanlardan yani. Tüm yaşamını şiire adamak biraz da böyle bir şey değil midir? Başka insanlara, başka şiirlere adanmak. Cenk Koyuncu'nun bütün şiirleri, her ne kadar ilk şiir kitabının adı ironik bir biçimde 'Otoben' olsa da, kendini 'hiç'e saymanın farklılığını taşıyan şiirlerle doludur. Bir de erken ölümü çağıran şiirlerle: "Yalnızlar garında öleceğim, üzerime/ bir bulut örtsünler istiyorum, yeni/ yerlere giden trenin düdüğü çalarken/ benim veda marşım olsun, diliyorum!"
Hayata tırnaklarını geçirip 'tutunmak' isteyenlerden, onu büyük bir 'dünya nimeti' olarak sonsuz bir iştahla tüketmek isteyenlerden olmadı hiç Cenk. YKY'nin kuruluş yıllarındaki düzenli işinin ardından bu 'edebiyat piyasası' onu görmezden geldi. Doğrusu onun da, uzun boyu, uzun güzel sakalları, kederi de bakışları kadar güzel olan gözleriyle 'görülmesi' bir yana, kendini göstermek gibi bir derdi de olmadı hiç. Turgay Kantürk'le çıkardıkları unutulmaz dergileri 'Eski'z'den sonra, dokuz sayılık 'Son Kişot' dergisini olağanüstü çabalarla yayımladı. Bu süreçte yanında, onu sevgisi ve merhametiyle hep koruyan karısı Rodos vardı. Bu iyi yürekli kızı geçen yıl kaybetti. Cenazede en şık ve yakışıklı olan da Cenk'ti. Rodos'la söz vermişlerdi birbirlerine. Kim daha önce ölürse, geride kalan en şık giysilerini giyerek uğurlayacaktı onu. Canım kardeşim, sevgili karısını, acıyan içiyle ama en şık biçimde uğurladı. Sonrası uzun hikâye demek istesem de diyemem.

5-6 ay önce eski arkadaşının yanına Antalya'ya taşındı, 1.5 ay önce hastalandı. Anneler Günü'nde de sevgili annesine ve sevgili Rodos'una kavuştu.
Çarpışacak adamlardan değildi, çekilmesini bilenlerdendi. Dilindeki güzel pelteklik bile bunun bir işareti gibi gelirdi bana. Umutsuzluğuyla da 'Son Kişot'tu. Cenk Koyuncu'yu özetleyen bir dizesi vardır: "Hiçbir şeyim yoktu benim her şeyimi aldılar." Ruhu da, adamlığı da, şiiri de kendisi gibi yakışıklı olan sevgili kardeşimi saygıyla uğurluyorum. Onun vedasıyla çölümüz iyice kimsesiz kalmıştır.

Haydar Ergülen Arşivi

Şair Cenk Koyuncu'yu Erken Yitirdik (http://www.yitikulke.com)

Şair ve editör Cenk Koyuncu, 14 Mayıs 2006 günü Antalya'da hayata gözlerini yumdu. Bir süredir rahatsız olan ve tedavi gören Koyuncu, İstanbul'da uzun yıllar yaşamış, kısa bir süre önce Antalya'ya yerleşmişti. Otoben, Yüz'de Yüz, Sona Veda gibi şiir kitaplarının yanında, Eski'z, Son Kişot gibi şiir dergilerinin editörlüğünü de yapan Cenk Koyuncu edebiyat dünyasını yasa boğdu. Yitik Ülke ailesi olarak sevenlerine ve okurlarına başsağlığı diliyoruz. Çiçekler içinde yatsın, mekanı şiir olsun! Güle güle sevgili Cenk...

18. 5. 2006 - Cenk Koyuncu'ya Veda (http://www.blogcu.com)

Son Kişot ve Eski'z dergilerini çıkaran Cenk Koyuncu yaşamını yitirdi. Yaklaşık bir yıl önce eşi Rodos'un ölümüyle sarsılmıştık Şimdi de kendisinin aramızdan ayrılması... kötü. Ölüm haberini alınca bana imzaladığı bir kitabına baktım; 'şakir'e, bir gün bana imzalayacağı kitaplar için' yazmış. Benimle birlikte birçok gence şiirini yayınlama fırsatı vermişti Cenk, Son Kişot'ta. Parasız pulsuz da olsa Son Kişot için didinmelerini bilirim.

 Ben o'na hiç kitap imzalayamadım.

 Üzgünüm.

 Işıklar içine yat, Cenk. 

Şakir Özüdoğru

Şair Cenk Koyuncu'yu Erken Yitirdik (http://www.yitikulke.com)

Şair ve editör Cenk Koyuncu, 14 Mayıs 2006 günü Antalya'da hayata gözlerini yumdu. Bir süredir rahatsız olan ve tedavi gören Koyuncu, İstanbul'da uzun yıllar yaşamış, kısa bir süre önce Antalya'ya yerleşmişti. Otoben, Yüz'de Yüz, Sona Veda gibi şiir kitaplarının yanında, Eski'z, Son Kişot gibi şiir dergilerinin editörlüğünü de yapan Cenk Koyuncu edebiyat dünyasını yasa boğdu. Yitik Ülke ailesi olarak sevenlerine ve okurlarına başsağlığı diliyoruz. Çiçekler içinde yatsın, mekanı şiir olsun! Güle güle sevgili Cenk...

18. 5. 2006 - Cenk Koyuncu'ya Veda (http://www.blogcu.com)

Son Kişot ve Eski'z dergilerini çıkaran Cenk Koyuncu yaşamını yitirdi. Yaklaşık bir yıl önce eşi Rodos'un ölümüyle sarsılmıştık Şimdi de kendisinin aramızdan ayrılması... kötü. Ölüm haberini alınca bana imzaladığı bir kitabına baktım; 'şakir'e, bir gün bana imzalayacağı kitaplar için' yazmış. Benimle birlikte birçok gence şiirini yayınlama fırsatı vermişti Cenk, Son Kişot'ta. Parasız pulsuz da olsa Son Kişot için didinmelerini bilirim.

 Ben o'na hiç kitap imzalayamadım.

 Üzgünüm.

 Işıklar içine yat, Cenk. 

Şakir Özüdoğru

Güle Güle ey Dost!

(http://borgesdefteri.blogspot.com)

En üretken yıllarında ...
zamansız gidişinin
üzüntüsü, hüzünü kaldı geriye,
Güle Güle dost insan, “şiir yürek”

Büyük bir özveri, fedakarlıkla uzun zaman çıkarmayı başardığı “Son Kişot” edebiyat dergisi genel yayın yönetmeni idi...
"Otoben", "Yüz'de yüz","Son Veda" adlı şiir kitaplarına dünyanın en sessiz imzasını attı... çünkü onun sesi çıkarttığı işlerle bizlere hep yansıdı...

”Son Kişot I. Yılını Doldurdu” başlıklı yazısının sonuna şöyle bir not düşer:
“ Unutmuyor, unutmayalım!
Kurban da / cellat da biziz’ değil mi?
Diye soruyor, diye düşünüyoruz!”...

Unutmayacağız ey son kişot, ey en uzun koşucu,
Çığlık attık,
Yakardık sana: “kıyıdan uzaklaş, hemen...orada da boğulabilir ay” ey şair....
Dinlemedin, dinlemedi kandaki divane,
Ah Cenk...ey melal,
Bir bahanen bile olmadı,
Ve de ne ıssız savdın sözlerini ey Can...
Ondan geriye arşivlerimizde sadece o güzelim şiir kitapları değil,
"Eski'z" ve "Son Kişot" adlı onlarca dergi sayısı da kaldı...

Yattığın yer yıldız yağmuru ile yıkansın her dem.....

Borges Defteri'nden tüm dostların...hüzünle....

Gece / Cenk Koyuncu

Çekmecelerde saklardım hüznümü
kuşların kanatlarında birer anı
size çalışırdım, çok ölürdüm
Ay, kendisiyle oynayan kelebek
ben, sizsiz takvimi karıştırırdım
...

Borges Defteri

Şair Cenk Koyuncu Vefat Etti (http://www.memlekethaber.com)

Boğazındaki kist nedeniyle bir süredir tedavi görmekte olan şair Cenk Koyuncu hayata gözlerini yumdu. Koyuncu, 2005 yılında, haber sitemizde editör olarak görev almıştı. 

Hastaneye yetiştirilemeden hayata gözlerini yuman Cenk Koyuncu'nun naaşı, Uncalı Mezarlığı'nda defnedildi.
1973 yılında İstanbul'da doğan Cenk Koyuncu, "Sona Veda" ve "Yüzde Yüz" adlı şiir kitapları ve çeşitli dergilerde yayınlanmış deneme-röportajlarıyla tanınıyor.

Antalya Sanatçılar Derneği'nin düzenlemiş olduğu ve 5-6-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen Akdeniz Şiir Günleri'nde Hilmi Yavuz'la şiiri üzerine bir söyleşi yapacak olan Cenk Koyuncu, bu söyleşiyi rahatsızlığı nedeniyle gerçekleştirememişti.

İHA/17. 05. 2006/  18:51

Memleket Haber ailesi olarak Cenk Koyuncu'ya Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyoruz



.... 2005 © Dergi H@vuz

2001 © H@vuz Bilgi Bankası

mer