Paylaşacağız er-geç hatıra ve haritayı: Ayrılacak yolumuz.
Bu şehir gibi ikiye bölüneceğiz, bu şehir gibi iki yakamız da gelmeyecek
birbirine; yalnızca intiharlar için kullanacağız geçmek için köprüleri, bu
ölümden bir başka ölüme sıçrayacağız...
Şehirlerdi içimiz bilirsin,
kopuşlarımızı: Birimiz giderek kalarak birimiz; o an, kalakalmak reddini
oynayacağız! -Sen oradasın biliyorum, budur bana acı veren ki, nerdeyim?
Herşeyi ardımızda bırakmanın donuk-buruk maskesiyleyim
Haritanın ve
hatıranın yırtıldığı yerdeyiz ve burası hiçbir yer şimdi; "şimdi"nin öznesi
oluyoruz tüm ağırlığını omuzlayıp... Ağzımı yoklayarak konuşuyor herkes
benimle! Ağzımdaki: Aşkın ve hayatın tanımadığı uslanmaz, firarî mahkeme
dili...
Tövbemi kabul et, son ağlamam bunlar; boşlukta salınan...
Gıcırdayan hayatın kapılarını ve lambayı kapatıyorum dualara sarılıp
yatarken geceleri, hayalinle örterek üstümü ben yalnız ve en çok "amin"lerde
okşadım yüzümü!...
|