ana sayfa / editörden / içindekiler / iletişim / arşiv / havuz hakkında

 

Madem Öyle Pollanna...


BİZ NASIL DURURUZ YAŞAMA KARŞI?

‘Eğer bir örs isen kendini sabit tut,
eğer bir çekiç isen zamanında vur.’
George Herbert

   

‘Anlatmaya başlayacağım başlamasına da Polyanna, önce bir anektod anlatacağım sana.’
‘ Ne...dot?’
‘Anekdot.Yani başımdan geçen bir öyküyü.’
‘Severim öyküleri.Heyecanlı mı bari? Beton hikayen gibi mi?’
 ‘Eh o kadar gerilimli değil bu defaki. Dinle bak!
Peru’da, İnkalar’ın izlerinin peşinde geçen ve Amazon ormanlarında biyologların kampında sonlanan çok keyifli bir seyahatten dönmüştüm. Bana gittiğim zamandan çok daha farklı gözüken şehir yaşamına henüz uyum sağlayamamışken bir arkadaşım ‘Aysim , Amazon Nehri’nde bir taşın nehrin yatağını değiştirdiğini hiç gördün mü?’ diye sordu Hani ‘Hoppala!’ dedirtecek cinsten bir soru ’Nasıl yani?..’, ‘Şöyle yani...’ tarzındaki birkaç söz gidiş-gelişinden sonra açıkladı:
‘Kendimi çok çaresiz hissettiğim ve de ‘Ben bu dünyada ne işe yarıyorum ki! Dediğim bir anda bir dostum bana ‘Bu dünyada hiçbir şey olamıyorsan bir taş ol. Öyle bir taş ki duruşunla koca bir nehrin yatağını değiştir.’demişti. İşte sorum bundandır.’
Bu açıklamayla birlikte zihnim aydınlandı ve bir sahne canlandı gözümün önünde:. Amazon Nehrin’nde saatler süren bir yolculuktaydık. Nehrin kollarında ilerliyorduk. Kimi yerde geçiş zorlaşıyor, kimi yerde zikzaklar çizmek zorunda kalıyorduk.Çünkü ağaçlar devrilmişti. Zaman içinde çevresini dallar, yapraklar, çeşitli bitkiler sarmış ve akan suyu farklı bir yol bulmaya zorlamıştı.Taş değil de ağaçlar vardı nehri yatağından çıkartan, yolunu tekrar çizmesini sağlayan.Uzun lafın kısası arkadaşımın sorduğu sorunun yanıtı ‘Evet’ ti. O an farkında olmasam da nehrin yatağını değiştiren kayalar , taşlar olmasa da ağaçlar görmüştüm.
İşte o zaman yaşamdaki duruşlarımızın nasıl bizi biz yaptığını daha da iyi anladım.Yaşama verdiğimiz mesajlar yaşamdan alacaklarla ilintiliydi ve bizler yaşama her an mesaj vermekteydik. Beden dilimizden ve söylediklerimizden başlayarak.’
‘Bu öykünü çok sevdim. Benim kim olduğum, ne yaptığım, ne söylediğim hiçbir şey yapmadığımı zannettiğim zamanlarda bile değişimler yaratabiliyor anlamına geliyor bu, değil mi?’
‘Bingo’ Aynen öyle.’
‘Peki hem ‘Kendimize Yolculuk’ dedin, hem verdiğimiz mesajlar dedin. Karıştı biraz daha kafam.’
‘Vermekte olduğumuz mesajlar bedenimizle olsun, sözcüklerimizle olsun kendimize yolculuğumuzun giriş kapısı zaten. Kendimizi iç içe geçmiş halkalar gibi düşünecek olursak en dış halkamızı oluşturuyor. Beden  Dilimiz, Söyleyiş Tarzımız ve Sözcüklerimiz.her bir zar, yani halka soyulduğunda bir başka katmanımızla karşılaşıyoruz. Biraz daha çaba o zarı (halkayı) da soyuyor ve çözümlüyoruz ve içimize doğru yolculuğumuz da böyle kademe derinleşerek sürüyor.’
‘Galiba daha iyi anlıyorum şimdi. Diğer katmanlar dedin de.. Acele mi ediyorum ben? Eğer öyleyse lütfen söyle.’
‘Yok , acele etmiyorsun. Hımmm belki biraz; ama ben de zaten şimdi o halkaları çizecektim sana. Bak işte şöyle:
Kendimize  dışardan baktığımızda görünür olan beden dilimizin, sözcüklerimizin ve söyleyiş tarzımızın verdiği mesajlardır. Bunlar bizim davranış profillerimizden, daha derinde iç benliklerimizden , daha da derinde beynimizin yapısı ve zeka boyutlarımızdan, bilinçaltımızdan, en derin noktada da genlerimizden beslenirler’
‘Peki bu bizim yapımızı  gösteriyor da nasıl değişeceğimizi göstermiyor. Belki de hatta değişmeyeceğimizi mi ima ediyor? Hani böyle halka olunca hapismiş gibi hissettim bir an kendimi...’
‘Elbette değişim mümkün.Ön şartı, kişinin kendini tanıması, değişmek istemesi ve cesaret göstermesi. Bu şekil aslında değişim yolunun basamaklarını da gösteriyor bize.’
‘Nasıl’
‘Bizim için en kolay değişim halkası en dış halkadır.Yani biz bir değişim gerçekleştirmek istediğimizde dıştan içe doğru bir yolculuk yapmak durumundayız. Beden dilimizle çok daha rahat oynayabilirken, iç benliklerimizde bir değişim sağlayabilmek için daha uzun ve zahmetli bir yol izlememiz gerekir. Ama değişim istendiği ve doğru yöntemler kullanıldığı müddetçe mümkündür.’
‘Aklıma ne geldi biliyor musun? Hani bir ara televizyonlarda çocuklar için bir çizgi film vardı. Bence büyükler içindi aynı zamanda; ama neyse... Elini çırpıp, ‘Değiş tonton’ derdin ve de o şekilsiz canlı senin istediğin bir şeye dönüşürdü. Keşke bu kadar kolay olsaydı değişim.’
‘Keşke; ama inan bana gözümüzde büyüteceğimiz kadar da zor değil. Hatta neredeyse kemikleşmiş fobilerimizi bile yok etmek mümkün.’
‘Dı-nı-mmmm Az sonra....’
‘Hayrola? Bakıyorum telovole kültürüne diyecek yok.’
‘Aman aman vazgeçtim. Öylesine söylemiştim ben zaten...’
‘O da bir seçim. Bizler dokumuzda yer alan halkalarla şekil buluyoruz. Seçimlerimiz de işte o bizlerden çıkıyor.Yumurta-tavuk hikayesi gibi aynen.’



MADEM ÖYLE POLLYANNA
(arka kapak yazısı)

Eskiden lunaparklarda ip piyangolar vardı, hatırlar mısınız? Bir tomar ipler arasından ipler çekerdiniz ve ucundaki oyuncaklar sizin olurdu.İşte bu kitapla sizlere bir ip piyangosu sunuyoruz.Bu defa çekeceğiniz iplerin ucunda size yaşamlarınızı yeni baştan yarattıracak bilgiler, yöntemler , yolculuk başlangıçları var.her zaman olduğu gibi ötesi sizin elinizde...

Yaşamın iplerini çok iyi tanıyın ve doğru çekin olur mu?


Bu kitabın yazarı kim?
17 Aralık 1963, İstanbul doğumlu..
ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği mezunu...
Bir Davranış Bilimci...
Bir Eğitimci...
Bir Yaşam Koçu....
Bir Yönetim Geliştirme Koçu...
Bir Zihin Koçu...
Bir Mentör....
Bir Performans Akademisyeni...
Bir NLP, TLT, HK, EAT, DHE, PE, MI, M.Erickson Hipnozu, Sedona Metod Uzmanı...
Bir Yelkenci....
Bir Gezgin...
Bir Yaşam Serüvencisi...
Mustafa Kemal Vakfı kurucularından....
AYS Eğitim ve Danışmanlık kurucularından...


Çınar Yayınları. Anlatı-Söyleşi, Ocak 2006, 1.Baskı, 13x20, 192 sayfa, Türkçe, K. Kapak, ISBN 9753482051



   
 

Aysim Altay


2001 H@vuz Bilgi Bankası - 2005 Havuz Dergisi