ana sayfa / editörden / içindekiler / iletişim / arşiv / havuz hakkında

 

Sırdaki Çocuk Çocuktaki Sır



-Ben bir çocuğa vereceğim sırrımı.
Çünkü o, devrik bakışlarıyla saklayacak beni.
Tütsülenmiş cümlelerimi giyinecek,
sıkılmış yumruklarında, yıkılmış düşüncelerimle.
Derken sırrım ona bir ayna sunacak,
aynadaki hayat onun sırrı olacak. Çocuktakı sır onu
gökkuşağının sekizinci rengiyle boyayacak-

Uzun bir yol vardı önünde.
Kara kuru elleri ceplerinde.
Yüzünde telaşın derin izi.
Aynası onun tek yol arkadaşı.
Yolunun tek ışığı aynasına yansırdı da,
onun elleri aynasına değmezdi.

Penceresinin önü güvercinlerin yuvası.
Gözlerinde bir dolunay belirsizliği.
İçinde bir dağ dolusu eşkiya büyürdü de
o geçen günlerden haraç kesmezdi.
Aynası onun tek hayat arkadaşı.
Eşkıyaları deviren bakışlar aynasına yansırdı da,
onun gözleri aynasına değmezdi.

Kattıkça ayırdı hücrelerini sevdalardan.
Yaşadıkça çekti kalbini masallardan.
Gün gelip değince penceresine sıcak iklimler,
karalı kararların ağına düştü ansızın.
Dakikalarını o mevsimlere adadı bıkmadan.
Renkleri kışkırtılırken saçları örüldü.
Onu sevdiler, onu en şen şarkılarda ağırladılar.
Fakat aynasını erittiler ışıldayan mevsimleriyle.

Gün gidip, ayaz kaplayınca sıcak iklimleri,
bir kervan yola çıktı onu almadan.
Onu bıraktılar, onu terkettiler en bırakılmayası gününde.
Gidenler için kelepçeler şaha kalktı.
Zindanları kışkırttı yalnızlığı.
Sözleri onu kokladı tırmalanmış güvercinlerin.
Onu vurdular, onu bağladılar en özgür olası gününde.

Gözleri en hırçın dolunay gecesiydi.
Bir kapatsa, gözleri eşkıyaların baskınında.
Hüznünün yatağına aktığı bir gecenin lacivertinde,
bambaşka bir şey düşünesi geldi birden.
Aynasını cebine koydu. (Yüreği ilk kez ceplerinde.)
Güvercinlerin tırmalanışlarının
gökyüzünü tımarladığı an,
anladı ki kitapları viraneliği haketmemişti.
Zamanın zalim bir dakikasında,
öldürdüğü bir karıncanın pişmanlığıyla,
içtiği anda hürmet,
tırmalanmış güvercinlerin yuvasını kutsal saydı.
‘Gülmek sana yakışıyor’ çalsın diye plaklar,
annesi görmesin diye çağlayanlarını,
tebessümün kaydını dudaklarına geçirdi.
Aynası yüreğinde,
dolunay gözlerindeki tüm eşkiyaları sustururken,
solucan soluklar arasında yaşlanamamaya yemin etti.

Ellerinden kimseler tutmazdı onun,
kimseler ölesiye sarmazdı,
o kendisine dönmeseydi eğer.
Yabancı iklimlerin yalanlarına kanardı,
o aynasına yansıyan hayatı karşısında
cesur olmasaydı eğer.
Ah etse boğulacaktı insan nehirinde,
o sırrını su bereketiyle saklamasaydı eğer.

 

   
 

Melike Burakgazi - 25.5/ 13. 8 2003


2001 H@vuz Bilgi Bankası - 2005 Havuz Dergisi