ABD
Emperyalizmi Ortadoğu’ya ateş kusmaya devam ediyor.
Irak’ta
masum çocukların
öldürülüşüne
bütün dünya
seyirci kalıyor. Her gün, Nazi Almanya’sını
aratmayan
dehşet verici sahneler yaşanıyor ABD’de Ortadoğu
kökenli
tüm insanlar
potansiyel terörist ilan edildiler. Yıllardır zencilere
inanılmaz
acılar
yaşatan ABD şimdi yeni bir ırkçı dalgalanma içine
sürükleniyor. Ku Klux Klan
kalıntıları “terörist” avına
çıkıyor. Bu
gelişmeler şaşırtıcı değildir. ABD
tarihi bu tür örneklerle doludur.
Irkçılığa karşı
yaşamı boyunca mücadele veren
Amerikalı ünlü şarkıcı ve aktör Paul
Robeson’un
hayatı ABD emperyalizmini
tanımak adına çarpıcı bir örnek oluşturur.
Nazım
Hikmet’in Bursa ceza evinde açlık greviyle
boğuştuğu sıralarda kaleme aldığı
“Bize türkülerimizi söyletmiyorlar
Robeson / inci dişli zenci kardeşim / kartal
kanatlı kanaryam “dizeleriyle başlayan şiirinin kahramanı
Paul Rabeson. 1949
yılının 4 Eylül günü Newyork’un
Prekskill kentinde şarkıcılığa veda konseri sırasında Ku Klux Klan
saldırısında
linç edilmekten son anda kurtarılan Paul Robeson.
9 Nisan
1898 de köle kökenli bir ailenin oğlu olarak
dünyaya gelir. Çocukluğu yoksulluk
içinde geçen Robeson, ırkçılıkla okul
yıllarında tanışır. Beyaz okuluna giden
iki zenci çocuktan biridir. İri cüssesi ve
çalışkanlığı nedeniyle ırkçı
davranışlara göğüs gerer.
Okulu birincilikle tamamlar ABD
tarihinde o ana kadar hiçbir zenci aileye verilmeyen
“şerefli aile”
sertifikasını kazanır. İri fiziği nedeniyle okul takımına
seçilir. İleride
Amerikan futbolunun ünlü isimlerinden biri olacaktır.
Daha sonra Colombia
Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanır. Baroya kabul
edilen ilk zenci avukat
olur. Irkçılıkla mücadeleye devam eder.
Üniversite yıllarında tiyatro merakı
başlar “İmparator Jones”
adlı oyun
sırasında bas- bariton sesini keşfeder. Tiyatro aşkı hukuka
üstün gelir.
“müzikal koro”ya çağrılır.
Newyork City hastanesinin tek zenci kadın kimyageri
Bayan Essie (Cardozo Goode) ile ilk evliliğini yapar. Aynı yıl (Şhuffle
A Long)
adlı müzik gurubunu kurar. Harlem’de Cotton
Club’de çalışmaya başlar. 1927
yılında Paul Jr. dünyaya gelir. Aktörlük
isteği yeniden alevlenir. Gerek
tiyatroda gerekse sinemada çok başarılı olur.
|
|
|
KKK tehdidi
sürmektedir. Ancak o
kadar başarılı bir sanatçıdır ki beyazlar tarafından takdir
edildiğinden KKK
fazla bulaşamaz. Bir sahne performansı sonrasında beyaz bir kadının
Robeson’un
elini öpmesi KKK çileden çıkarır.
Aktörlük yaşamının en büyük
başarısını
İngiltere’de Otello oyunuyla kazanır. Robeson, ilk zenci
Şhakespeare
yorumcusudur. İngiltere’ye yerleşir. Irkçılık
orada da yakasını bırakmaz.
London otelinin ırkçı yönetimi zenci olduğu
için onu otelden kovar. 1932
yılında eşinden ayrılır. İkinci evliliğini Yolande Lackson adlı beyaz
bir kadınla
yapar. Bu evlilik aslında ırkçılığa karşı bir tokattır.
ABD’de yandaşları ona,
Harlem’in kıralı, kendi halkının idolü halkına
söz veren adam tanımlamalarını
yakıştırır.1933 de sinemaya geçer ve on kadar filme imza
atar. 1934 yılında
Sovyetler birliğini ziyaret eden Robeson burada ırk ayırımcılığı
üzerine
konferanslar verir. Marksist okullardan etkilenir ve oğlu Paul
Jr.’ ü
göndermeye karar verir. Paul Jr., halen ABD’de
babasının mücadelesini çeşitli
eyaletlerde verdiği konferanslarla
sürdürmektedir.1939 yılında yeniden ABD ye
dönen Paul Robeson Otello oyununu 296 kez sahneler. Paul
Robeson artık bütün
dünyanın tanıdığı, insan hakları ve ırkçılık
konusunda konferanslar veren
önemli bir mücadele adamıdır. O, çelik
işçilerinin grevinde işçilerin yanındaki
adamdır. O, Afrika ulusal kurtuluş hareketlerinin destekçisi
ve Afrika halkları
konseyi başkanıdır. O Nazım Hikmet’in serbest bırakılması
için dünyayı ayağa
kaldıran bir komünisttir. O,
Nazım
Hikmet’in “balık tuttum yiyen
ölür / elimize
değen ölür / bu gemi bir kara
tabut / lombarından giren ölür” şiiri ile
birlikte
dört şiirini besteleyen
adamdır. O, Nazım Hikmet’le birlikte Dünya Barış
Konseyi
ödülünü alan adamdır.
Evet, o Paul Robeson’dur. ABD Komünist Partisi
üyesi
olduğunu, Truman
delegasyonunda açıklayan adam. Bu nedenle yurt dışına
çıkışı yasaklanınca
“özgürlük” gazetesini
çıkarıp
ırkçılıkla sonuna kadar mücadele eden adam.
Dünya
seni unutmayacak.
|