Sevgili
Yazın/ Sanat Dostları,
“Bir seneyi daha geride bıraktık.” diye,
çok sıradanmış gibi,
hesabı-kitabı yapılmadan kullanılan, çoğu kez satır
aralarında kaybolup giden,
kıymetini kimselerin bilmediği, hiç düşünmeden söylenen/ harcanan bir
söz ve yine, çok kişinin bildiği,
İnternet’in her
köşesinde karşımıza çıkan, -yaklaşık- herkesin
okumuş olduğu/ olacağı bir öykü
var 2007’ye merhaba diyen dergimizin bu
bölümünde.
“Yaşlı
bir adam,
kilometrelerce uzunlukta, binlerce deniz yıldızı ile dolu olan bir
kumsalda,
kıyıda kalmış deniz yıldızlarını tek tek alıp denize atmaktadır. Oradan
geçen
birinin çok ilgisini çeker bu
görüntü. Yaşlı adama ne yaptığını
sorar:
- Kıyıdaki deniz
yıldızlarını suya atıyorum.
- Neden?
- Güneş
yükseldi,
sular çekiliyor. Eğer onları suya atmazsam,
ölecekler.
- Ama…
kilometrelerce
kumsal var ve baştanbaşa deniz yıldızı dolu. Sen atsan atsan
kaç tane deniz
yıldızı atabilirsin ki?
Yaşlı
adam bir deniz
yıldızı daha alıp suya attıktan sonra:
-
Bak ama bunun için
kader değişti bile.”
Biz(ler) o yaşlı bilgeyle uzun süredir
birlikteyiz. Bu güne kadar
kaç deniz yıldızı attık denize bilemeyiz.
Kumsal uzun; deniz yıldızı çok.
Yeni senede, “güneş daha
yükselmeden” bizlere katılıp bu kumsalda
yürümeye ne dersiniz?
Sağlıklı
"yeni saniyeler" dileklerimizle.
H@vuz
|