Yöresi: Kilis
Kaynak: Güzin Azmun
Derleyen: Mahiye Morgül
Küçük
karafatma annesi çamaşır yıkarken kapının
önünde oturmuş, sokağa bakıyormuş.
Sokaktan bir deve geçiyormuş. Deve ona demiş ki:
-“Kız
karafatma, BA BA BA BA (masal anlatıcı, elinin tersini ağzına
değdirerek deve
taklidi yapar) bana varır mısın?” (Bu sırada anlatıcının ses
tonu oldukça
kalındır.)
-“Dur
bi
anneme sorayım” demiş, içeri girmiş. “Annecim,
deve bana BA BA BA BA kız karafatma bana varır mısın dedi.”
-“Hayır
olmaz.
Sakın ona varma kızım, o seni hörgücünden
düşürür, seni üzer, seni
ezer” demiş
annesi.
Karafatma
sokağa çıkmış, etrafa bakıyormuş, bu sefer yoldan bir at
geçiyormuş. At ona
demiş ki:
-“Kız
karafatma, İHİ İHİ Hİ Hİ, bana varır mısın?” (Anlatıcının ses
tonu deve
sesinden daha incedir.)
-“Dur
bi
anneme sorayım” demiş. “Annecim,
at
bana İHİ Hİ Hİ Hİ (anlatıcı at kişnemesi taklidi yapar), kız karafatma
bana
varır mısın dedi”
-
“Hayır
olmaz. Sakın ona varma, o seni sırtından atar
düşürür, seni üzer, seni
ezer”
demiş annesi.
Tekrar
kapıya
çıkmış. Bu kez bir eşek geçiyormuş;
“Kız karafatma, Aİ Aİ Aİ Aİ bana varır
mısın?” demiş. O da gidip annesine sormuş, annesi yine olmaz
demiş. (Anlatıcının
ses tonu at sesinden daha incedir.)
(Anlatıcı
her
bir hayvan için aynı sözleri tekrar ederek anlatır. En büyük
hayvandan en küçük olan sıçana
kadar bir sıralama
vardır. Anlatıcı bu sıraya yerleştirmek istediği her hayvanı sesini
taklit
edebilmek koşuluyla masalın içine alır; inek, koyun,
köpek, kedi ve sıçan,
gibi. Her bir hayvanın ses taklitleriyle cümleler tekrarlanır. Annesi de ona
“hayır olmaz” diyecek,
nedenlerini açıklayacaktır. En sonunda sokaktan
sıçan geçer ve en hafif
“ci ci cii”
sesiyle taklit edilir.)
Annesi,
”Hah
işte o olur. O seni ezmez, üzmez. Eli
küçücük, ağzı
küçücük,
ayakları küçücük,
dişleri küçücük, burnu
küçücük, kulakları
küçücük,
sesi incecik. Hah işte
onunla evlenebilirsin” demiş.
Bizim
küçük
karafatma sıçanla evlenmiş. Aradan bir zaman
geçmiş. Bir gün;
-“Bey
evine
gideyim, biraz fındık fıstık üzüm bastık
yiyeyim” demiş sıçan efendi.
Küçük
karafatma evde çamaşır yıkayacakmış.Ceviz kabuğundan tekne
yapmış, fındık kabuğundan küllük,
fıstık kabuğundan tas yapmış.
Fıstık
kabuğundan tası almış (tasa uzanıp onu eline alma taklidiyle
anlatılır), fındık
kabuğundan küllüğe daldırmış, ceviz kabuğundan
tekneye dökmüş, çamaşıra
başlamış. (El hareketleri taklit edilir) Bir daha fıstık kabuğundan
tası almış,
fındık kabuğundan küllüğe daldırmış,
küllü suyu ceviz kabuğundan tekneye
katmış, yıkamış. Bir daha fıstık kabuğundan tası almış,
küllü suya uzanırken,
kaza bu ya, karafatma küllüğe
düşüvermiş. Çırpınmış
çıkamamış. İncecik sesiyle
yardım istemiş, kimseye duyuramamış. Çırpınıp duruyormuş. O
sırada sokaktan
atlılar geçiyormuş, nal seslerini duymuş. Onlara incecik
sesiyle seslenmiş:
Tıkır tıkır
atlılar
Tıkırları
tatlılar
Bey evine
giderseniz
Peynir ekmek
yerseniz
Sıçan
efendiye
söyleyin
Karın
küçük
kara fatma küllüğe düştü
Gelsin beni
kurtarsın
Atlılar
onu
duymamış, bir daha söylemiş. Atlılar da bey evine gidiyormuş.
Gitmişler, beyin
sofrasında otururken beye anlatmışlar.
-“İncecik bir ses duyduk yolda,
nedir anlayamadık.”
“Tıkır
tıkır
atlılar
Tıkırları
tatlılar….”
(Tekerleme
tekrar edilir)
Bu sırada
sandığın içinde fındık fıstık üzüm bastık
yiyen sıçan konuşulanları duymuş. Ama
fındık fıstık üzüm bastık yemeye devam etmiş. Epey bir vakit sonra eve
gitmiş ki karafatma hala küllü suyun
içinde
çırpınıyormuş. Karısına elini uzatmış:
-“Ver
elini
çekerek” demiş.
-“Git
ben sana
küserek”
demiş karısı. Onu
küllü
suyun içinde o halde beklettiği için kalbi
kırılmış karafatmanın.
Sıçan
bir daha
elini uzatmış; “ver elini çekerek”
demiş, karısı yine “git ben sana küserek”
demiş. Sıçan karısına sinirlenmiş. Karafatmayı
çekmiş almış altına, üzerinde
sıçraya sıçraya onu ezmeye başlamış.
(Sıçrama taklitleriyle)
“Küsereğe
basarık, küsereğe basarık
Küsereğe
basarık, küsereğe basarık” demiş.
(Masalın
burasında çocuklar çok
üzülürler. Artık anlatıcı masalın vermek
istediği
mesajı söyleyecektir.
Masal anlatma
sesi bırakılır, normal ses tonuyla son cümle
söylenir.)
“Eğer
karafatma kendi dengiyle evlenseydi böyle olmazdı.”
-Bitti-
Not: Masallar
Fonetik sanatlar içindedir.
Çünkü masallar okunmak için
değil seslendirilmek
içindir. Ayrıca Türk masalları sosyal/ toplumcu
felsefesiyle bireyci batı
masallarından ayrılır.
|