Mutluluk Bir Yolculuktur

 
Kendi kendimize mutluluk nedir diye sormuş, mutlu olmak için ne yapmak gerektiğini düşünmüşüzdür. Hepimiz mutluluk arayışı içindeyizdir. Kimi edebiyatta, sanatta arar mutluluğu. Sanatla ilgili bir uğraşta bulunamasa da okur, seyreder, notlar alır. Kimi kitap, dergi, gazete okumakta bulur mutluluğu, kimi dostlarıyla, arkadaşlarıyla konuşmak, tartışmak ister mutluluğu bulmak için. Mutluluk evdedir evcimen kişiler için. Mutluluk gezip tozmaktadır gezmeyi, dolaşmayı sevenler için. Kahve köşelerinde pinekleyerek, oyun oynayıp vakit öldürerek mutlu olduğunu sananlar da vardır. Meyhanede içki içerek derdini unutmaya çalışanlar, sağlıklarını tehlikeye attıkları gibi, mutluluk ararken ellerindeki mutluluğu da kaybederler farkında olmadan...

Ziya Paşanın dediği gibi kimi acemi müneccimler, gökte yıldız ararken önlerindeki kuyuyu göremezler, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olurlar. Demek ki mutluluğu gökte değil, yerde, yakınımızda aramalıyız. Mutluluk ayağımıza gelmez, onu bulmak için çalışmalı, güçlüklerle mücadele etmeliyiz. “Armut piş, ağzıma düş” diye beklememeliyiz.

“Parayla saadet olmaz” diye bir söz var. Oysa kimi insanların işi gücü para kazanmak, para için her şeyi göze almaktır. Bunun için gece gündüz çalışırlar, hatta hile yaparlar, yalan söylerler, şereflerini ayaklar altına alırlar. Belki hanları, apartmanları olur ama mutluluk uçar gider. Gözleri paraya doymaz. Parayla mutluluk olacağını sananları gerçek dostları yoktur, paralarının dostları vardır; paralar suyunu çekince bu dostlar (!) ellerini eteklerini çekerler, parasını yiyecekleri başka bir enayi ararlar.

Mutluluğu yükseklerde aramayalım, küçük mutluluklarla yetinelim, başkalarına özenmeyelim. Dıştan mutlu görünenlerin çoğu aslında mutlu değillerdir ama bunu belli etmezler, kan tükürseler kızılcık şerbeti içtim derler! Görünüşe aldanmamalı. Cenap Şahabettin, çoğumuzun mutlu olduğunu bilmeyen insanlar olduğunu söylüyor. Haklı; çünkü mutluluğu gözümüzde büyütüyoruz, başkalarının, özellikle artistlerin, film yıldızlarının renkli, mutlu görüntülerine aldanıp hayatı kendimize zehir ediyoruz, öküzlere özenip onlar gibi olmak isteyen kurbağa gibi çatlıyoruz, kıskançlıktan ölüyoruz, elimizdeki mutluluğun değerini bilmiyoruz. Artist olmak için evden kaçanların hangisi mutlu olabilmiştir ki?

Mutluluk bir alışveriştir. Mutlu olmak istiyorsan önce mutluluk vermeye, karşındakini mutlu etmeye çalışacaksın ki o da senin bu çabanı değerlendirsin, seni mutlu etmek için gayret etsin. Mutluluk veren mutluluk bulur. Mutluluk paylaşmadır. Dertleri paylaştığın gibi, mutluluğunu da paylaşacaksın. Dert paylaştıkça azalır, mutluluk paylaştıkça çoğalır. Rabbena, hep bana demeyeceksin. Bencil kişiler asla mutlu olamazlar. Her şeyin en iyisi, en güzeli benim olsun derken, mutluluk kuşunu kafese kapatayım, hep benim için ötsün derken ölüverir kuşcağız. Mutluluk ayrıca fazilet(erdem), fedakârlık(özveri) ve hoşgörü gerektirir. Bir şarkıda, “mutluluk bir sabır işi/ Sabreyle gönül sabreyle” deniliyor. Sabrın sonu selamettir, sabırla koruk helva olur. Aceleyle helva da koruğa döner! Atalarımız, acele işe şeytan karışır, diye boşuna söylememişlerdir. Mutluluk inanç ister. İnancı olmayan kişiler asla mutlu olamazlar, her şeye kara gözlüklerle bakarlar, kimseye güvenemezler...

İnanalım, güvenelim, sabırla, yılmadan, usanmadan mutluluğa gidelim, onun bize gelmesini beklemeyelim. Mutluluk bir yolculuktur doğruya, iyiye, güzele. Bu yolculuğu göze alamayanlar yerlerinde sayarlar. Monotonluktan kurtulamazlar. Hayatları sıkıcı geçer. Yolculuk ille de otobüsle, uçakla ya da gemiyle olmaz; okumak, sanatla uğraşmak( sinemaya, tiyatroya, resim sergilerine, konserlere gitmek), bilimle uğraşmak, çiçek ve ağaç dikmek, bahçeyle uğraşmak, çevremizi kirletenlerle mücadele etmek, güzelleştirmek, tarihi, turistik yerleri, camileri, müzeleri dolaşmak da bir yolculuktur.

Hadi gelin, el ele verelim; o kutsal yolculuğa birlikte çıkalım, hayattan zevk almasını bilelim. Mutluluk, kinde, nefrette değil; sevgide, ilgide; geride değil, ileride.

 



  Erhan Tığlı

® 2001 H@vuz Yayınları   © H@vuz Bilgi Bankası                           © Şubat  2007  ISSN 1864-0524