Şimdi günbatımlarında sen Yağmur yüklü bulutlarla İmbatlarca esen İzmir’in batı kapılarından Kol kol olup yarına Yürümüşsündür
Konak üzerinden. Şimdi orada sen Küçük bir dağ
eteğinden Agamennon ılıcalarından Bir sevgi imbatı gibi esen Limon çiçeği bakışlarını Bir yağmur sesiyle uzatıp pencerenden Çağıyorsundur binlerce İyonyalıyı Yüzlerce yıl öncesinden. Belki küçük bir
ormanın kuytusunda Uyuyorsundur bir “grek”
alfabesinde Seni her şey yapan Bir milletli efsaneyi Dinliyorsundur ihtiyar ninenin Şarkılı sesinden.
Belki küçük bir dağ
eteğinde Eros’un akıl almaz okunu İmbat rüzgarlarının kirişinden Gerip atıyorsundur yağmur yüklü
bulutlara Sonra avuçlayıp nar
çiçeği suları Serpiyorsundur günışığını Saksılara.
Oysa
gündoğusunda Milyonlarca ışık yılını yaşamış Yaşlı bir dağın eteğindeki bulut Bırakamıyor yağmurlarını yarına Yalnızlık şarkısında gecenin Eğilip küçük bir su
göletinden Yıldızları alıyor avuçlarına.