Hatice Eroğlu Akdoğan’ın "Dicle’nin Sırrı romanı" çıktı.

Hatice Eroğlu Akdoğan bu romanında, emekçi bir kadının 12 Eylül darbesinde yaşadığı gizli sırlarını anlatıyor...

ARKA KAPAK YAZISI

Dicle’nin Sırrı

– Ses ve-rin, kim var o-ra-da di-yo-rum?
Ses seda yok. Yerden ufacık bir taş alıp çite doğru fırlattı. Taş, teneke gibi bir şeye çarptıktan sonra durdu.
Belli belirsiz işitilen bir ses duydu:
– Yardım edin!
Dicle, derinden gelen bu sesi arka arkaya birkaç kez işitti. Emin olmak için birkaç adım ileri gidip yeniden “kimsiniz” diye alçaktan seslendi.
Kesik kesik birkaç inlemenin ardından yerdekinin sesi duyuldu.
– Yardım edin, ben karşı mahalleden...
Dicle şaşırıp kaldı.
Çitin yanına geldiğinde başını yere dayamış, üstü başı çamura belenmiş orta cüsseli bir adam gördü. Genç mi, yoksa yaşlı mıydı yüzünü tam seçemiyordu. Adam yaralı haliyle buraya nasıl girmişti? Alt tarafta duvar, duvardan öte kömürlük vardı.
– Gardaş kimsin, niye buraya düştün?
– Yaralıyım abla! Vuruldum...
– Söyle gardaş neyle yaralandın. Biri mi vurdu?
– Abla yaralıyım işte. Kurşun yarası...

Yayınevinin Notu

Hatice Eroğlu Akdoğan’ın yayınevimizden çıkan kitapları, “Hatice Akdoğan” imzasıyla yayımlanmıştı. (Gözlerim Kayıp, Bekle Bizi İstanbul, Medyada Kadın, Şiirde Dağ İzleği ve kendi yayını Berivan’ın Dilindeki Kelepçe) Ancak, aynı ad ve soyadı taşıyan “Hatice Akdoğan” adlı bir yazarın varlığından dolayı, yazarımız son iki yılda yayımlanan yazı ve makalelerinde “Hatice Eroğlu Akdoğan” imzasını kullanmaya başlamıştır.
Bilginize sunulur...