Hindistan'daki Filler, Türkiye'deki Ayılar...

                  

Sevgili Okurlar, Değerli Sanatseverler,

"Bahaneler insanın kendine söylediği yalanlardır." diyor Bodo Schäfer. Haksız sayılmaz. Eğer siz boyunuzdan büyük işlere girişirseniz demektir ki; kendinize sık sık yalan söylemek zorunda kalacaksınız.

Dergimizi takip edenler belki farkındadır; Ağustos - Eylül sayımızı çıkartamadık. Şimdi size yalanlarımı (bahaneleri) sıralamak istemiyorum. Yazsam da herhangi bir getirisi olmayacaktır.

Son zamanlarda "Kitaplar çok pahalı!" diye yaygara koparan insanlar da "yalancılar" grubuna girmekte. İstanbul'da olduğum dönemde, Beyoğlu'nda açılan, "Kitapİçin"e uğrayıp sahiplerinden Sayın Ahmet Arslan Bey'le uzun uzun sohbet ettik. 1-2 liraya (komik bir anlatımdır ama YTL deniliyor buna ve kısa sürede TL olacak, yani ETL; Eski Türk lirası) alınabilecek o kadar değerli kitaplar var ki... Bu konuda yazarımız Esra Odman'ın da bir söyleşinini dergimizde bulacaksınız. "Dergiler mürekkep kokmalı" da artık bir bahane. Çok kimse artık İntenet kullanıyor. Nasıl ve neden kullandıklarını karıştırmayalım tabii ki. İnternet'te H@vuz gibi birbirinden güzel ve ücretsiz yüzlerce e-dergi var. İnsan yeter ki okumak istesin.

Ayrıca kitabın eskisi olmaz. Saaflar kitaplarla dolup taşıyor. İnternet'te bilgi bolluğu...
 



Ağustos ayı boyunca Türkiye'de kitap basımı ve dağıtımı konusunda araştırmalar yaptım. Kitaplarımızın tüm Türkiye'de dağıtılabilmesi ve daha kaliteli matbaalarda basılabilmesi için çalınmadık kapı bırakmadım. Uzun uzun bunları da yazmaktansa aşağıdaki karikatürü -tekrar- yayımlamakta fayda görüyorum.

 





Tüm bunlara rağmen Türkiye'nin en iyi matbaalarından biri ile anlaşma yapıldı. Dağıtım ağımız bu sene sonuna kadar genişleyecek. Bu arada Ali Özenç Çağlara' ait "Günah Kuşları ve Milyon Kitap Yayınları'ndan (hazırlıkları yayınevimiz tarafından yapıldı) "İlk Milyona Giden Yol" adlı kitapları bastırarak dağıtımcı firmalara teslim edildi.







Ön hazırlıkları aylarca süren bir iş daha yapıldı bu arada: Eylül ayı boyunca, 2008 Frankfurt Kitap Fuarı, Onur Konuğu Türkiye Ulusal Yürütme Komitesi işbirliği ile Türkiye Edebiyatçılar Derneği, Alman Yazarlar Sendikası ve Öz Yapım, Havuz Yayınları olarak bir dizi etkinlik gerçekleştirdik. Hamburg, Berlin, Köln ve Darmstadt'taki etkinliklere, Türkiye'den Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Cezmi Ersöz, Yücel Kayıran, Mehmet Yaşın, Cengiz Bektaş Çetin Öner, Yavuz Bülent Bakiler, Turan Koç, Akif Kurtuluş,



Edebiyatçılar Derneği Genel Başkanı Gökhan Cengizhan ve Derneğin Almanya Temsilcisi ben, Alman yazarlardan ise, Reimer Eilers, Gino Leineweber, Emina Kamber, İmre Török, Horst Bosetzky, Anja Tuckermann, Charlotte Worgitzky, Isolde Ahr, Andreas Rumler, Alexander Pfeiffer, Monika Carbe, Jens Peter Laut katıldı. 



Eylül ayı boyunca 3000 kilometre yol yaparak Türkiye'den gelen konuklarımızı ağırladık. Yorgunluğa değen bu etkinlikler hakkında dergimizde oldukça geniş bilgi bulacaksınız. Ayrıca katılımcı yazarlarımızın yapıtlarına, konuyla ilgili basında çıkan haberlere da yer verdik.





Tüm bu işlerin arasında yayınevimizden bir kitap daha çıktı: "...Ölmeseydi". Nesrin Özyaycı'ya ait kitap da şu anda dağtımcımızda. Bu ay hazırlanmakta olan kitap ise; "Aa, Siz Hiç Türk'e Benzemiyorsunuz!" adlı, Işın Sigel'e ait bir reportaj kitabı.




Yayınevimizden çıkan  Merih Günay'a "Martıların Düğünü" kitabımızın Dil Derneği'nden Ömer Asım Aksoy Ödülü'nü alması sevindirici bir olay; Merih Günay'ı kutluyoruz. Ayrıca kitabın Almanca'ya çevirisi yapıldı. Kısa bir süre sonra Avusturya, İsviçre ve Almanya'daki kitapçılarda bulabilmeniz olası. Ayrıca, Türkçesini www.tıkla24.de ve www.amazon.de'den temin edebilrsiniz.



 


Neden metin başlığını "Hindistan'daki Filler, Türkiye'deki ayılar koyduğumu merak edenler olmuştur. Yazayım: Geçenlerde Dr. Thomas J. Stevens'a ait bir makale okudum; kısmen aktarıyorum:

"...

Hindistan’da fillerin, fiziksel işgücü gereken yerlerde kullanıldığını belki biliyorsunuz. Peki, filler çalışmadıklarında ne olacak? Nasıl zaptedilecekler?
 
Bakıcıları, filler henüz çok küçükken onları “programlama” fikrini geliştirmişler. Buna göre,  fillerin, düşünme biçimlerini kendi kendilerine sınırlamaları sağlanıyor.
 
Sistem, nasıl işliyor?
 
Filler daha küçükken, yaklaşık 75 kiloyken, çok ağır bir iple bağlanıyorlar. Gün boyunca, bu ipten kurtulmaya çalışıyorlar; inliyorlar; ipe kuvvetle asılıyorlar ve bazıları ipi çiğnemeyi  bile deniyor. Ama ipten kurtulamıyorlar.
 
Sonuç olarak, filler direnmeyi bırakıyorlar ve kavga bitiyor. Bu noktada iş, ilginç bir hâle gelmeye başlıyor…
 
Filler, bu yaşadıklarından sonra, ipten kurtulmanın hiçbir yolu olmadığını anlıyorlar. İpin onları sınırladığı “gerçeğini” kabulleniyorlar.
 
Beyinlerine kazınan bu bilgi sayesinde "bakıcıları", onları küçücük iplerle bile bağlayabiliyorlar!
 
Yetişkin olduklarında dahi, yaklaşık 4.000 kilo ya da daha fazla gelirken, asla ipten kurtulmaya çalışmıyorlar; çünkü hiçbir şansları olmadığını “biliyorlar!”.

..."

"Makaleyi okuyunca bizim Türkiye'deki "ayılar" aklıma geldi. Hani şu sıcak sacda tefle oynatılanlar...

Hayvanların beyni bu şekilde karıştırılırken/ programlanır ya da yıkanırken, insanlarınkinin de pek farklı olmadığı geliyor akla.

Bazi kişileri incecik bir iple bağlamak ya da tefle oynatmak mümkün!






Evet değerli okurlar, sevgili sanatçı dostlarımız; Türkiye için, Türçe edebiyat, kültür ve sanat için çok önemli bir ay olacak. 2008 yılının Ekim ayı. 60. Furankfurt Kitap Furarı'nın Onur Konuğu olan Türkiye (Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğünün koordinatörlüğünde; Türkiye Yayıncılar Birliği, Basın Yayın Birliği, BAS-YAY BİR, YAY-BİR, Türkiye Yazarlar Birliği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Uluslararaı PEN Türkiye Merkezi, Edebiyatçılar Derneği, İLESAM, EDİSAM, BESAM, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği, ÇEV-BİR; Çevirmenler Meslek Birliği ve TÜYAP v.d. çeşitli organizasyon ve komitelerle) canla-başla çalıştı yazarlarımızı, sanatçılarımızı en iyi lanse edebilmek için. Herkes bir ucundan tuttu bu sefer. Tabii ve her zaman olduğu gibi paçasından çehennem çukuruna çekmek isteyenler de oldu, olacaktır da. Fuar haftası etkinliklerini ve 2008 Frankfurt Kitap Fuari çerçevesinde yapılan etkinliklere katılan yazarların da bir listesini dergide bulabilrsiniz.

Dergimiz bu sayısı  dolu-dolu oldu. Hem hazırlayamadığımız Ağustos-Eylül sayısını telafi etmek istedik, hem
yeni seneye kadar dergi hazırlayamayacağımızdan 3 aylık olarak derledik.

Her sene yaptığımız gibi; 2008 yılında da dergimizi yalnız bırakmayan tüm yazın/ sanat dostlarımıza ve tabii ki siz değerli okurlarımız sonsuz teşekkürlerimizi iletmek istiyorum.

Sizlere iyi bayramlar ve barışcıl bir 2009 diliyoruz. Yeni yılda yeni dergimizle birlikte olana kadar;

Dostça, hoşça kalınız.

 

 

 

  
 Nida Öz