ömrüme
saplanan kargının ucu köz
‘ışk’
ateşimin yanında lâl kalır acı
ölm
korkum değil çûn yok bana ölm
ne denli
uzunsa kargı o denli zevku sefâ
en
zebella zebânî zulm etse ziyân
aklıma
rûhuma zevk ol cehennem
kanayım
hep: böyle hükm sürsün bende ‘hayât’
içerim
can içre akan mâiyi ben yâr diye
pervâneyim
ışığına ‘ışk’ın -daha ne ola
-kanadımda
kalsın kargı- yüreğimle uçarım
kevgire
dönsem de sızmaz sırrımdan sıfât
sırf
sihrin kalsın gizli kalan ömrümde
derviş
ermişe sorsa yok ki cevabı sualin söylesin
sual
dediği de ne: kargıyı tutan ‘el’ -bunu ermiş ne bilsin
imdi lâf
güzâf ise şi’r ne ki
‘ışk’
oduna yanan can içre
severim
ben o paslı ne’şeyi
ellerinin
emri başım üstüne