Kardeş Kalemler Dergisi Hakkında
Merhaba sevgili okuyucu!
Yazılarıyla Kardeş Kalemler’i yaşatacak ve kanatlandıracak
olan uzak-yakın diyarlardaki gönüldaşlar merhaba!
Her dergi yeni bir misyon üstlenmek ve mevcut yayın yelpazesi içinde
kendisine bir yer aramak için çıkar. İşte Kardeş Kalemler de
böyle bir ihtiyaçtan doğdu.

Türkiye’de yayınlanan diğer dergiler genel olarak yurtiçine hitap ederken
Kardeş Kalemler bütün Türk dünyasına,
yeryüzünde Türkçenin konuşulduğu çok geniş bir coğrafyaya seslenecek. Ayrıca
asırlardır kader birliği ve tatlı bir ünsiyet peyda ettiğimiz Balkanlardan
Kafkasya’ya, Cezayir’e,Tunus’a kadar uzanan bir kültür ve gönül havzasına,
Osmanlı coğrafyasına seslenecek ve oralardan yankılar alacaktır. Bunun için bir
hafıza tazelememiz gerekiyor. Kafkasların, yani Kafdağları’nın ardı, bizim için
daha düne kadar tam bir masal ülkesiydi. Bizler de oralardan geldiğimiz hâlde
kaynağını unutan sular gibi anayurdumuzu unutmuşuz. Günümüzde uzaklara türkü
yakan çok az şair ve yazar kalmış, fakat elbirliğiyle onları da susturmak için
ne lazımsa yapmışız. Binlerce kilometreyi kat ederek tekrar doğduğu kaynaklara
ulaşan somon balıkları insanoğlundan akıllı mı ne?.. Unuttuğumuz bu diyarlarda
bizimle aynı dilden, aynı dinden, aynı soydan insanlar yaşıyor. Asırlardır bu
kardeşlerimizin çilesine sağır ve duyarsız kalmışız. Oysa onlar bizim kara
günümüzde “Uzaktaki kardeşime!” diye ağıtlar yakıyorlar. Modern edebiyatımızda
yazarlarımız, şairlerimiz, ressamlarımız eserlerinde hep başka kültürlerin
motiflerini kullanıyorlar.
Elbette
her millet, büyük insanlık ailesinin bir üyesidir,
birbirinden alacağı çok şey vardır ve içe kapanmak bir
ilkelliktir. Bin yıldır yurt edindiğimiz topraklardaki eski
medeniyetler de bir zenginlik olarak bizim kültür mirasımıza
yansıyacaktır. Ama bir asalak durumuna düşmemek için bizim
de bu ziyafet sofrasına koyacağımız bir şeylerimiz olmalı... Deli
Dumrul, Tepegöz, Küçük Şehzade, Keloğlan,
Mankurt, Köskaman, evliya menkıbeleri, gibi konular kaç
sanatçının eserini süslemiştir bu güne kadar?.. Tam
bir hafıza kaybıdır bu, Alev Alatlı’nın deyimiyle bir
afazidir… Ama öyle üstünü kapatmakla
kaybolmuyor kültür mirası. Behçet Necatigil de
“Kaldır at uzağa, döner gelir bumerang!” diyor
millî kültür için. Yani ihtiyar mâzi,
eteğimizden çekerek tekrar kendini hatırlatıyor bize.
Mesnevî’siyle dünyayı sarsan
Mevlânâ’da, Yunus’ta, Ali Şîr
Nevaî’de, Fuzûlî’de, Şeyh
Gâlip’te böyle bir acziyet ve kompleks yok. İşte bizim
örneğimiz daha çok onlar olmalı.
İnsan, dünyayı tanımaya önce kendisinden başlar. Bu boşluğu daha önce
kıymetli ilim adamımız Prof. Dr. Yavuz Akpınar’la genç yaşta kaybettiğimiz yiğit
insan avukat İbrahim Bozyel’in çıkardığı Kardaş Edebiyatlar
dolduruyordu. Fakat Yavuz Bey’in akademik çalışmalarının yoğunluğu
dolayısıyla bu dergi bir süredir yayınına ara vermiştir. Onların hizmetini
saygıyla anıyor ve bu bayrak yarışına onların kaldığı yerden devam etmek üzere
yola çıkıyoruz.
Yazmayan kalem, düşünmeyen zihin ve sevmeyen gönül de tıpkı kullanılmayan
aletler gibi paslanır, körelir...
Gelin yine bir dergi etrafında derilelim, dirilelim !..
Ali Akbaş

Kaynak: http://www.ayb.org.tr/ayb/index.php?option=com_
content&task=view&id=20&Itemid=38